Oruç gelmişse kelimelerimizi daha çok tartacağız demektir. Göz, kulak, ağız, daha tasarruflu kullanılacak, böylece kendi içinde her duygu kendi birikimini yapacak demektir. Boşanmış enerji yeniden toplanacak, kas, damar ve sinirler gerginleşip bırakılalarak' kaybedeyazdığı elastikiliğini yeniden kazanacaktır. Ses bile yıkanacaktır. Oruç, su, ateş ve ışıkla vücudumuzu yıkıyacak, oğacak, derleyip toplayacaktır. Oruç, zamanın kirlettiği ve ölümün tozlarına batırdığı vücut ve ruh için, gözle görünmez bir gusül, bir teyemmümdür. Tek başına bir tıb, dörtbaşı mamur bir sıhhattir.
Ruhlarımızın kendi içine günahların blok taşlarıyla kapanarak bir kabir halini aldığı günde, Ramazan, yeşil bayraklarıyla ufukta beliren bir melekler ordusuyla birlikte çıkagelir. Gelir ve kurtarır ruhu. Taşlaşmış günahlarımızı ve ona bulaşan, onlarla deri ve et kemik gibi kaynaşan ölü ruh parçacıklarını nasıl da aşağılara, ta aşağılara yuvarlar. Gören gözler için, oruç ayı bir mahşerdir. Ruhların kabirleri açılıyor onda, kardeşlerim, ruhların kabirleri ...
Yüzünde nur, elinde Kur'an, dudaklarında salavat, yüreğinde Yaratan sevgisi ve korkusu, hayalinde ideal İslam yurdu, kafasında gerçekçi gurursuz akıl, ruhunda ve vücudunda namaz, mü'min ve müslüman ayıdır bu gelen; Oruç ayı.