Sayha

Sayha yorumladı.
44 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 20 hours
1- Günümüz tiyatroları geçmişe çok bağlı kalıyor mu? 2- Klasiklerin kahramanlarını, konularını, motiflerini vs. kullanan şimdinin tiyatrosu ne kadar "yeni" olabilir? 3- Tiyatro, izleyici için artık bir müze mi? 4- Tiyatroyu izleyiciye müze gezdirme işi yapmak, tiyatronun finansal açıklarını ve kaygılarını kolayca kapatmasını sağlar mı? 4- Bilimin, sanatı didik didik etme çabası bugünün tiyatro yazarlarını kalıplara sokuyor mu? Tiyatro, -artık- anlatılmak istenenin dışında deneyler için bir alan durumuna geldi mi? Kitapta, Dürrenmatt ilgi çekici bir tespitinde "Shakespeare'in çağı bir hükümdarı kana susamış canavar olarak gösterebilirdi; ama soytarı olarak asla." diyor. Modern tiyatro oyunlarının kabul görmesi için bilinçli olarak bir Goethe, bir Schiller ve bir Sophokles'den yana tutum alınarak olur, düşüncesinde; ancak bundan da oldukça rahatsız. Edebiyattaki söz sanatlarının kullanılması gerekliliği, tiyatronun nazım veya nesir yazılacağına karar verilmesi, mekan-zaman-olay birliği, sahnedeki yalınlık gibi sayılabilecek birçok şey, yazarın canını sıkmış. Dikkatleri şuraya çekiyor: "Üretildiğinden beri atom bombası artık anlatılmıyor.", "Yüzyılımızın nemelazımcılığında, beyaz ırkın bu son dansında artık suçlu, sorumlu da yok..." Yazar, böylesine bir karamsarlıkta okuyucuya cevabını bilmediği şu soruyu yöneltiyor: "Sanatçı, eğitimin ve alfabelerin dünyasında varlığını nasıl sürdürecek?"
Tiyatronun Sorunları
Tiyatronun SorunlarıFriedrich Dürrenmatt · Gündoğan Yayınları · 19956 okunma
Sayha okurunun profil resmi
Kitabı nereden temin etmiştin ya pdf'miydi?
Reklam
48 syf.
8/10 puan verdi
"İyi kalpli akrabalar ve doktorlar esrime ve ilhamlarını tedavi etmeye kalmadığı için Buddha, Muhammed ya da Shakespeare ne kadar da şanslıymış! " syf-35 Kendi içime dönüp: içindekilere isim koyamadığım ve esrimlerime, ilhamlarıma isim koyamadığım bir dönemden yazıyorum. Toplumun sizi aşağı çektiğini ve içinde bulunduğunuz ortamın sizi eskittiğini hissettiğiniz anlar vardır. (yoksa ne rahatsınız) Böyle anlarda ya sizin o sizi eskiten insanları etkileyip onları da yanınıza çekmeniz gerektiğini düşünür ve bunu görev edinirsiniz ya da o içinizdeki büyüklüğünü içinizde yenip sizi eskitenlere boyun eğersiniz. Bu konuda üstteki alıntının devamı çok şey söylüyor: "Muhammed sinirleri için potasyum bromür alsa ve günde iki saat çalışıp süt içse, bu muhteşem adamdan geriye köpeğinin bıraktığından fazlası kalmazdı." Kim olduğumuzu toplumun ve yakın çevremizin bize karşı sorularına verdiğimiz yanıtlar belirliyor. Boyun eğip 'evet" dediğimiz anda Kovrin hastalanıyor ve keşk beni iyileştirmeseydiniz diyor. Evet hastaydım ama en azından vasat değildim diyor. İçimdeki Kovrin'i yenip bir şeyler araştırmak yerine tüm gün diziler izleyip, oyunlar oynamayı bile düşünmüştüm bugün. Düşünmeyi kenara bırakarak yaptığım her eylem sanki beni iyileştirecek gibi gelmişti. Oysa "o hayat, benim öz ülkem."
Kara Keşiş
Kara KeşişAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 20227k okunma
Sayha okurunun profil resmi
Ve o hayattaki en büyük erek 'düşünce'. O olmadığında çıplak ve kanatsız. Sırf kanatların kabul görmedi diye uçmaya kanat büzmek ne büyük aptallık olurdu. Kara keşiş'e ihtiyacım-ız yok, kim olduğumuzu hatırlatacak ve unutturmayacak kadar düşüncemiz berrak olsun yeter.
Bu hayat, benim öz ülkem'''
Sayfa 145Kitabı okudu
Sayha okurunun profil resmi
"Dünya saçmaysa ve bilinmeyense, yaşamak anlamsızsa, kaçmak bir uyumdur deniyor. Bence uyum, "gene de yaşamak." -153

Reader Follow Recommendations

See All
Sayha yorumladı.
Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum!
Mina Urgan
Mina Urgan
Sayha okurunun profil resmi
İnanmasak da maruz kalıyoruz 🤷🏻‍♂️
beyz okurunun profil resmi
Orası öyle tabii :(
Dünya bir elma, ikiye bölüyorum bu elmayı: İyiler, kötüler.
Sayfa 29
Sayha okurunun profil resmi
Ve kurt çıkıyor elmanın içinden ve kimse elmayı yiyemeden dönüp duruyor elma
77 öğeden 16 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.