SELMAN AYGÜN

İdareclerin en kötüsü seni sopalayan değil seni kendi kendini sopalamaya zorlayandır.
Reklam
“ kadınlara gösterilebilecek en üst düzeydeki saygının onları görmezden gelmek olduğu bir toplum” içindeydiler de ondan mı böyleydi bu?
Sayfa 120
Ama geçmişe orta çağa dönecek olursak neredeyse aynı derece yabancı bir dünya ile karşılaşırız. Penceresiz bir kulübe, baca olmadığından dumanı yüzünüze bir odun ateşi, küflü ekmek, kurutulmuş morina balığı, bitler, iskorbüt yılda bir doğum ve yılda bir çocuk ölümü ve sizi cehennem hikayeleriyle korkutan rahip.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allahsızlık, Allah’a mahsustur. İnsanın kaybetmekten korktuğu bir Tanrısı, ancak Tanrı’nın tükenmeyen insanları vardır. Dolayısıyla sorgulanması gereken Tanrı’ya atfedilen niteliklerdir. Tanrı’nın varlığı yerine iyiliği ya da kötülüğü hakkında kuşkuya düşmek gerekir. Unutmamak gerekir ki Allah’ın dediğinin olduğu bir dünyada yaşıyor ve her saniye ölen bebeklere tanıklık ediyoruz. Üzerinde düşünülmesi gereken iki soru var: Birincisi: Günümüz dünyası kimin eseridir? İnsanın mı, Tanrı’nın mı? İkincisi: İnsanlığın mutsuzluğu, kutsal bir gereklilik midir? Yanıtlarını düşünmeye cesaret etmek, insanın kendine doğru atacağı ilk adım olacaktır.”
“İnsanlığın sonu, din ve devletin yaratıldığı gün gelmiştir. Aileyse, din ve devlet yaratan bireyleri yetiştirmiştir. Sadece düşünmenizi istiyorum. Bunların olmadığı bir dünyanın derhal düzensizliğe düşeceğini düşünmenizin nedenini ve ne kadar şartlandığınızı anlamınızı istiyorum. Güneşin doğudan batması kadar aykırı gelen her düşüncenin nasıl yargılandığını düşünmenizi istiyorum. Yerçekimi, düşünce değildir. Ama uçmak bir düşüncedir. Uğruna ölenlerin gerçekleştirdikleri bir düşünce.”
Reklam
Her insanın boşluğa doğma hakkı olmalıydı. Vatansız, toplumsuz, ailesiz ve kişiliksiz olmak her insanın hakkıydı. Hiçbir insan, genetik ve kültürel mirasın baskısı altında yaşamaya mahkûm edilemezdi. Hiçbir insan, Tanrı’nın iyi olduğuna inanmak zorunda değildi. Kullanılması gereken yöntemler, kışkırtmak ve çelişkiye düşürmekti. Otoritenin tırnaklarını çıkarıp çirkin yüzünü göstermesi için kışkırtmak gerekiyordu. “Ne Tanrı ne devlet ne aile ne de ben!” sloganını siyah bayraklara yazmanın zamanı gelmişti ve Asil bunu yapıyordu. Tanrısız Tanrı’nın çamurdan bir maymunu vardı ve bunu herkesin bilmesi gerekiyordu. Daha fazlasını umut etmemek için!
Sevmek bir ömür boyu, sevişmek bir dakika!"
Sayfa 152
Yalom'un dediği gibi, cinsel eyleme geçmekte direnmeyi, ertele­meyi ya da kendimizi bırakıvermeyi seçebiliriz. Ama cinselli­ğimizi nasıl yaşayacağımızı "seçemeyiz" ya da cinselliğimizi "yaratamayız"
Sayfa 151
İnsan, dünyadaki her şeyin olduğundan başka bir şey de olabileceğini fark ettiğinde, dünyanın kendisi­ne anlam sunabilmesinin ya da yol gösterebilmesinin mümkün olmadığını anlamaya başlıyor. O zaman da, yaşamına anlam katma ihtiyacında olan insanın, anlamı olmayan bir dünyada nasıl anlam bulabileceği sorusuyla baş başa kalıyor. Çoğu insa­nın zaman zaman yaşadığı boşluk duygusundan farklı, oldukça sürekli bir yaşantı bu.
Sayfa 131 - metis yayınevi
Çok olmadığımız kesin Çok olan tarafta değiliz Çok olan tarafta olmayacağız ... "İtirazın İki Şartı'', Nevzat Çelik
Sayfa 5 - Doğan Kitap
Reklam
Kendisi bir din adamı olan Jonathan Swift, “ancak birbirimizden nefret edecek kadar dindarız; birbirimizi sevecek kadar dindar değiliz” demişti.
Sayfa 79
İyiliğin ne olduğunu biliyoruz ama iyi olamıyoruz.
Evet! Evren bir deneydi. Tanrı’nın bir deneyi. Ancak her şey yolunda gitmedi. Tanrı patladı ve parçaları her yere yayıldı. Buna big bang adı verildi. Bizim yapmamız gereken, her şeyi birleştirmek. Her şeyi ve kendimizi bir araya getirmek. O zaman Tanrı yeniden tek parça olacak. Şimdiki zayıflığımız bundan kaynaklanıyor. İyiliğin ne olduğunu biliyoruz ama iyi olamıyoruz. Çünkü içimizde Tanrı’nın sadece küçük bir parçasını taşıyoruz. İyilik ve kötülük çelişkisi buradan geliyor.
Uzakları görmeyi istemiyorum bir adım sonrası yeter bana.
Sadece yaşa bugün yaşa yaşamak için bugün yeter.
Bize verilmiş tek bir yaşam vardı; bu armağanı, en yakın akrabalarımız bile olsalar başkaları için harcamaya değer miydi? İki de bir böyle bir ikileme girmekte girmekte yanlıştı. Hem kendin hem başkaları için yaşamak mümkün olabilirdi; dengeyi ayarlamak koşuluyla.
192 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.