"Efendim, Profesör Dumbledore? Size bir soru sorabilir miyim?"
Dumbledore gülümsedi. "Tabii, sordun ya zaten. Ama istersen bir şey daha sorabilirsin."
"Aynaya bakınca siz ne görüyorsunuz?"
"Ben mi? Elimde bir çift yün çorapla kendimi görüyorum."
Harry boş boş baktı.
"İnsanın hiç yeteri kadar çorabı olmuyor." dedi Dumbledore. "Bir Noel daha gelip geçti, bir çift çorap veren olmadı. Herkes bana kitap armağan ediyor."
"Dünyanın en mutlu insanı, Kelid Aynası'nı sıradan bir ayna gibi kullanan insandır, ona bakınca kendini olduğu gibi görür. Anlatabildim mi?"
Harry düşündü. Sonra ağır ağır, "Ne istediğimizi gösteriyor bize... görmek istediğimizi..." dedi.
Dumbledore, "Hem evet, hem hayır." dedi usulca. "Bu ayna yüreklerimizin derinliklerinde yatan tutkuları, istekleri gösterir bize. Aileni hiç bilmedin sen, onları görürsün. Kardeşleri tarafından ezilen Ronald Weasley, kendisini onlardan üstün görür. Ama bu ayna bizi bilgiye, doğruya götürmez. Gösterdiklerinin gerçek olmadığını bilmeyenler onun önünde eriyip gitmişlerdir ya da akıllarını kaçırmışlardır."
Batan güneşin gül pembesi ışığı yanıltıcıdır; etrafınızdakilerin yüzlerine vurarak onları birer dost gibi gösterir. Fakat değildirler. On dakika sonra güneş battığında kimse kimsenin göz yaşına bakmayacaktır...