432 syf.
Kendini korumak adına kötü tecrübelerin ardından büyük ve kalın duvarlar inşa etmek bir süreliğine normal olsa da bunu bir hayat felsefesi haline getirip insanlara sırt çevirmek kendine acı vermekten hoşlanmaktır diye düşünüyorum. Nietzsche gibi büyük düşünürlerin geçmişte yaşadığı tam da bu imiş, biyografilerini incelediğimizde sarsıcı bir kişi/anıyı geride bırakamamalarının çoğu düşüncelerine sebep olduğuna şahitlik ediyoruz.
İnsanlarda gelişmesi gereken en büyük bilinç “geride bırakabilmenin önemi”… Mutlu son tadında olmasa da her veda, birbirimize yaptıklarımızla birbirimizi büyütüyoruz. Bir şeylerin değişmesi dünyanın en çok şahit olduğu şeyken birilerini kaybetmekten, hayatımızın bu yönde değişmesinden, alışık olduğumuz insanlardan kopmaktan bu kadar korkup bunu bir felaket gibi karşılamak da bizim fıtratımız olsa gerek.
Her şey yenilenip yerini bir başka şeye veya bir başkasına bırakmakta. Bir şeylerin belli bir ömrü olup kimsenin size yapacaklarının bir garantisi mevcut olmamakta, maalesef. İnsan olmak, göğüs gerebilmek tüm bu felaketlere ve her gün yeniden mücadele etmek, her hayal kırıklığını atlatmak ve kurulan yeni hayaller için savaşmak demek.
Çok güzel bir kitaptı, insanın tepkilerinin kaynağına inebilmesi adına güzel, yol gösterebilecek bir kitap.
Ancak en büyük uyarı, kitaptaki kimseyi rol model almamak gerektiğinde bence. “Kendi gerçekliğinin değişmesinden” çekinip insanlardan uzak olmaya umarım kimse özenmiyordur veya bunu belli bir süre yapma niyeti hariç umarım kimse doğruyu soyutlanmakta aramıyordur.
Yanılmak, düşüp kalkmak, hayatta ısrarcı olmak için her zaman gücümüz olmuyor evet ama zamanın ilaç olduğunu düşünmeye devam edeceğim.