Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şengüzel Şen

Arka Kapak
“Hadi bana yalan söyle!.. Bak, onu nasıl bulacağım. Zira zararsız yalan yoktur. Söyleyene de, söyletene de bir gün geri döner ve bedelini ödetir.”
Sayfa 160 - Karina YayıneviKitabı okudu
Reklam
Sensiz Her Şey Anlamsız
Sensiz Her Şey Anlamsız En sevdiğim mevsim kış olsa da Ne fark eder! Sensiz dolaşıyorum yalnızlığın sokaklarında Her tarafım beyaz örtüyle kapansa da Umurumda mı? Gözlerim gözlerine bakamadıktan sonra...
Sayfa 41 - Karina YayıneviKitabı okudu
Paranın ölümü geciktirdiği öyle pek sık görülmez.
Sayfa 162Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arka Kapak
“Nadya, üzülme artık. Hiç değilse bir iki tane de olsa istediğin eşyanı alabileceksin. Bizi düşünsene, öylece gideceğiz, evimize ne olduğunu bile bilmiyoruz.” Başını hışımla kaldırdı, öfkeden, gözleri dipsiz kuyuların karanlığına bürünmüştü. “Biz ne olacağımızı biliyor muyuz? Kime ne yaptık? Kimin canını yaktık? Neden toprağımızdan, evimizden, sevdiğimiz herkesten, her şeyden ayrılmak zorunda kaldık?” İçindeki hıncı, öfkeyi, nefreti, korkuyu kusuyordu. Yaşanacakları engellemeye kimin gücü yetmiş ki?.. Vedalaşmalar, acının sessizlikle katmerleşmesiyle yürekleri dağlaya dağlaya yapıldı. Her yüreğe acının yıldırımı düştü kavurdu, içine içine akan yaşlar derya oldu, boğdu sesi soluğu. Kalan da yarımdı, giden de. Birbirlerinin yarımını ömür boyu sırtlanacaklardı… Kişiliğini biçimlendiren çocukluğunu, kalabalık ailesini, ilk aşkını, ilk kalp ağrısını, ora’nın yazını, baharını anlatırken, kendi kışına sürgün olan bir kadın… Nadya… Saliha Nilde, sarsıcı bir dille kaleme aldığı, trajik insan hikâyelerine tanıklık eden bu kıymetli eserinde, nice sürgünlere ev sahipliği yapmış Anadolu’yu başka bir gözle değerlendirip, hem bireysel hem sosyolojik düzlemde genç bir devletin fotoğrafını çekerken, yaşamın kıyısında kalmış bir kadının içsel ve coğrafi yolculuğunu gözler önüne sererek, sevinci, umudu, hüznü, anlam arayışını ilmek ilmek hafızalara işliyor
Sayfa 304 - Karina Yayınevi
Arka Kapak
Ötüken’de kış en şiddetli haliyle bastırmış, hayatta kalma şartlarını zorluyordu. Yüksek tepeler sanki gelinlik giymişçesine beyaz örtünün altına gizlenmişti. Tepelerin eteklerine doğru uzanan sık ağaçlarsa rüzgârın şiddetiyle sağa sola esnerken çıkardıkları gıcırtı sesleriyle sanki birbiriyle konuşuyorlardı. Düz ovalarda ise sert rüzgârın üfürdüğü tipi, neredeyse görmeyi ve yürümeyi imkânsızlaştırıyordu. Her şeye rağmen orası yurttu, otağdı, mirastı ve asla vazgeçilebilir değildi. Börü, çakalların pususuna düştüğünde, nasıl kurtulacağının değil; nasıl öç alacağının hesabını yapar.
Sayfa 312 - Karina Yayınevi
Reklam
Arka Kapak
“Çocukluğumda bir hayalim vardı. Penceremden baktığımda kendimi en hızlı koşan atlardan birine binmiş, dümdüz uzanan bozkırda dörtnala giderken düşlerdim. Çok garip ama aynı düş yine geliyordu gözlerimin önüne... Alabildiğine koşsa atım, gidebildiği kadar gitse buralardan, dağları tepeleri aşsa, koşsa, koşsa...” *** Bahara uyanmış Anadolu kırlarının yaşama sevinci, genç ve idealist bir doktorun günlük defterinde hayat buluyor. Hayallerimi Saldım Çayıra, sıradanın sıra dışılığını ilmek ilmek dokuyan bir roman.
Sayfa 134 - Karina Yayınevi
Bıçak Sırtı, Pamuk İpliği
Herkesle yürüyebileceğin bir mesafe vardır ve herkesle katedeceğin mesafe aynı olamaz.
Sayfa 58 - Karina YayıneviKitabı okudu
Arka Kapak
'Mavi Hayatta Yaşam' ile hem denizcilik hayatında başından geçen maceralı ve ilginç olayları okurlarıyla paylaşıyor hem de denizlerle çevrili ülkenin denizle tanışmakta böylesine çekingen halkına, deniz ve denizciliğe dair altın değerinde bilgiler aktarıyor. "İnsanlar, denizlerde yıllarca çalıştılar. Dünya ekonomisinin kalkınmasında gemi ve gemicilerin büyük önemi var. Bu gemilerde çalışan binlerce gemici, okyanusların derinliklerinde can verdi. Bilim adamları, deniz ve okyanusların derinlerine dalarak incelediler. Dalgıçlar, araştırmalar yaptı. Denizdeki canlıları ayırt ederek isim verdiler ve okyanusları geçerek kıtaları buldular. Yıllar önce denizin derinliklerine batıp da bulunamayan gemi enkazlarına ulaştılar. İnsanlar, su üstü ve su altında çalıştılar, hâlâ da çalışmaya devam etmektedirler. Fakat insanlar, denizlerdeki balıklar kadar özgür yaşayamadılar, yaşayamayacaklar..."
Sayfa 224 - Karina Yayınevi
Mor Menekşe
Mor renk hüznün ve kavuşulmamış AŞKların rengidir...Bu nedenle bizim AŞK' ımızın rengi MOR olsun, biz mutlu olmaktan çok, hüzün ile sevdik seninle birbirimizi...Çiçeklerden de en çok menekşeyi severim, tabii onun da MOR olanını...
Sayfa 41 - Karina YayıneviKitabı okudu
Reklam
Varma Kapıma Dost Benim Benim
Ergül der ki sözünde durmayacaksan Yalanı yanlışı kollayacaksan Zora gelince sollayacaksan Varma kapıma dost benim benim.
Sayfa 28 - Karina YayıneviKitabı okudu
Kanatlanıp Uçmak
Kanatlanıp uçmak gelse de içimden, Yıllardır yorgunum, yorgunum inan ki, Uçamam ben...
Sayfa 22 - Karina YayıneviKitabı okudu
Arka Kapak
100 şiirden oluşan lirikal bir serüvene hazır mısınız ? Bu kitabın içinde çeşitli renkleri, farklı hisleri ve imgesel dokuyu barındıran bir duygu hazinesi bulacak ve şiire mutlaka doyacaksınız. 'Kanatlanıp Uçmak' adlı şiir kitabım sizi zamana olan esaretinizden kurtaracaktır, özgürce kanatlandırıp uçuracak ve düşlerinize ulaştıracaktır. Bu serüvende 'Kanatlanıp Uçmak' dileğiyle, şiirle kalın.
Sayfa 136 - Karina YayıneviKitabı okudu
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.