Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sercan ATİK

Sercan ATİK
@SercanS
Okur musunuz ? Onaylanmak için mi değişmek için mi ? Bir kitap, içinizdeki donmuş değerleri parçalayarak bir balta olmalıdır...KAFKA...
2 Şubat
51 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Başkalarının kelimeleri kulaklarımızın hataları , aklımızın denizlerinde olan kazalardır. Ne kadarda güveniriz başkalarının kelimelerine yakıştırdığımız anlama.
Reklam
les identités meurtrières (1998)
"din topluma hükmettiği kadar, hem tüm çağlarda hem tüm toplumlarda toplum da dine hükmeder, din sabit ve dokunulmaz bir şey değil, zaten insan yapımı, sadece müdahelesi daha çapraşık ve zor. dinin karşısında da koca toplum var, her dini o belirli toplumun yorumlayışı var. kalabalıkları kanaat önderi yönetiyor sanmak, kanaat önderini ilişkiler ve topluluğunun yönettiğinden daha belirleyici değil."
"...Birçok kişi günlerce , aylarca ve senelerce HAYALİ KAHRAMANLARLA DOLU ROMANLARI okuyarak kendilerini kandırıyor ve bir şey yaptıklarını düşünüyorlardı.Ülkedeyse kültüre hizmet edecek insanlar yoktu.Milletin zekası uyuyordu; cahillik, kabalık ve fakirlik artıyor; devletin gücü zayıflıyor; manen, fikren ve iktisaden ülke iflasa doğru gidiyordu. Ülkenin aydın ve okuryazarıysa halkı eğitip aydınlatmak yerine hayali kahramanların olduğu kitapları okuyarak vakit geçiriyorlardı."
Sayfa 135 - YAKAMOZ YAYINENİKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugün artık herkes kendine yönelik küçücük bir iddiayı, tüm topluma yönelik ağır bir aşağılama olarak alıyor.
Sayfa 143 - Türkiye İşbankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yetenek başkalarının ulaşamadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı.
Reklam
Kazı bilirsiniz yaş demez , kuru demez ; sıcak soğuk dinlemeden ne bulsa yer. Daha kursağındakileri çiğnemeden yarın ne yerim derdine düşer. Yiyemediklerini de toprağa gömer ki başkaları kapıp götürmesin. Gözünün açlığıyla , yarının tasasıyla yer de yer. Tavus güzelliğiyle mağrurdur. Kuyruğunu bir yaydı mı , alem bana hayran olsun , herkes beni övsün ister. Sesinin betliğine , ayaklarının çirkinliğine aldırmadan övünür durur. Karga üç adam ömrünce yaşar , yine de aman ölmeyeyim , diyerek av derdine bile düşmez. Çöpleri karıştırmaya bile razıdır o. Horoz şehvetinin derdindedir sürekli. Çalımla dolaşsın, gelene gidene sataşsın da herifliğini göstersin ister. Bu kuşlar sadece dışarıda değil bizzat içimizde yaşar. Çünkü tanrı onları bizimle yarattı ve kişi-evladının benliğine yerleştirdi hepsini. Bu yüzde ölümden korkarız ama yarına hazırlanmak yerine kaçarız ölümden. Bencilce dünyanın tüm nimetlerine sarılır , başkalarıyla bunları paylaşmaktan çekiniriz. Şehvet seslendi mi, esiri oluruz bir anda. Dedemiz İbrahim peygamber bu dört benlik kuşunu Tanrı’nın adı ve onun erkanıyla kesti birer birer. Kesen el teslimiyetin eliydi. Ancak Tanrı kişi-evladının benliksiz yaşatmayı murad etmediği için , benliklerimizle bir arada yaşamayı öğrenebilmemiz için o kuşları yeniden dirirltti. Ve her birini sahibinin boynuna doladı ( isra suresi 13.ayete atfen). Ama bu kez benliği onu kesin emrine sunmuştu. Yani dedemiz İbrahim’le birlikte yaratılan benliği , Kutlu ruhuna secde etmişti o an. Bunu yapabilen herkes dünyayı ve benliğini aşmıştır.
...derebilen gelsin beri
Haram da / helal de/ cennetin hurileri de / nar-ı cehennem de /birdir bize / cenneti cayır cayır yakmak / cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz / bize sade seni gerek seni / kirpiğimizi kalem / gözümüzü defter eylemişiz / nefsimizi köreltip / kimsenin ayıbını görmemişiz / gönül yapmayı / arş yapmaya bir tutup / gönülden gönüle / yollar kurmuşuz / ten türap bir olunca / her dem yeniden doğmuşuz. Ne kabir azabı / ne zebani zulmü / o yardan ayrı düşmektir / nazarımızda en dilhıraş acı / ne dürülür amel defteri / ne geçilir sırat köprüsü / rahman ve rahim olandır o dostun ismi / o sever / o gözetir / onun merhameti hudutsuzdur / onun merhameti öfkesinden büyüktür. Benim mekanım balçıktır / gıdam ise safi aşk / korku ile beslenmez imanım / korku dediğin safi yalandır / korku ile yakaran / bir kendini sever / aşk ile yanıp tutuşan / geçer serden / her dem yeniden tutuşturur küllerini Benim vücudum şu varlık alemine benzer / şu gördüğünüz nehirler,dereler benim içimde çağlar / ve şu dorukları karlı dağlar / bende başlar bende biter / çok alametler vardır bende / derebilen gelsin beri…
Mukaddime
Gördüm ki: Gecesi-gündüzü ardı ardına birbiriyle dövüşüp değişip giden şu fani hayatta baki kalmak için bi-çare beşeriyetin elinde hiçbir tutamak yok.  Gördüm kİ: O'nun yerle gök arasında maziden istikbale doğru kaynaşan,coşan,coşup coşup çarpışan dalgaları arasında her dem kendine çağırıp duran ebedi hayatın nida-ı daveti çınlıyor,her dem Hakk ''Bana gel !'' diye çağırıyor.İnsan kulak kısıyor,duymak istemiyor,sanki kaçınmak için çırpınıyor,fakat çırpınıp çırpınıp akıbete teslim olmaktan başka ne yapıyor ?! Halbuki sevmediğine teslim olmakla sevdiğine teslim olmak arasında ne büyük fark vardır !  Allah'ı bilmeyen dünyaya sarılır,dünyayı bilmeyen hülyaya sarılır,hülyaya sarılan hakikate darılır,yiğidi görmeyen ismine bayılır,dilberi görmeyen resmine bayılır,önünü görmeyen sonunda ayılır,ganünu tanımayan kanunda(cehennemde) ayılır,kitabı tanımayan hesabda uyanır,Kur'an'ı anlamayan da tercümesine dolanır.
Gelecek Uzun Sürer
…O günden beri dostluklarım ve sevgilerim de dahil bütün işlerimi kendi elime aldım. O günden beri sanırım sevginin ne olduğunu da öğrendim: atılganca kendi duyguları üstüne ‘abartmalı’ iddialara girmek değil, karşısındakine özenle davranmak, onun arzularına ve ritmine saygı göstermek; hiçbir şey istememek, verileni kabul etmeyi öğrenmek ve bununla yetinmek; her armağanı yaşamın bir sürprizi olarak kabul etmek; aynı armağanı ve aynı sürprizi iddiasızca, hiç zorlanmaya başvurmadan, karşıdakine de yapabilmek. Özetle, yalın özgürlük! Cezanne neden Sainte-Victoire Dağının her anının ayrı resmini yapmıştı? Her anın ışığı ayrı bir armağandır da ondan. Demek ki, yaşam, tüm dramlarına karşın, hala güzel olabilirmiş. Altmış yedi yaşındayım; kendim için sevilmediğimden gençlik tanımamış olan ben, şimdi kendimi hiç olmadığım kadar genç hissediyorum. Bu iş yakında bitecek olsa da. Evet, bazen gelecek uzun sürüyor.”
Can Yayınları
Yazarın Önsözünden
Bütün söylediklerim karşılıklı bir sohbettir ve hiçbiri öğüt niteliğinde değildir. Bu kadar serbestçe konuşabiliyorsam bu, başkalarını kendime inandırmak zorunda görmediğim içindir. MONTAİGNE
İM YAYIN TASARIMKitabı okudu
Reklam
“Seçmek durumunda bırakılıyoruz, zorlanıyoruz dedim, kim tarafından mı? Sadece her çeşidinden fanatikler ve yabancı düşmanları değil, sizin ve benim tarafımdan da, -aramızdaki herkes tarafından, gerçekten de hepimizin içinde kök salmış bu düşünce ve ifade alışkanlıkları yüzünden bütün bir kimliği öfke ile ilan edilen tek bir aidiyete indirgeyen o DAR, o SIĞ, o YOBAZ kolaycı yaklaşım yüzünden, içimden katiller böyle imâl ediliyor diye haykırmak geliyor”.
( Ölümcül Kimlikler / Amin Maalouf - Yapıkredi Yayınları 7 Tl. )Kitabı okudu