Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şeyma Nur Demircan

Reklam
Tam anlamıyla insan gibi yaşayamıyorsak, en azından tam anlamıyla hayvan gibi yaşamamak için elimizden geleni yapalım
2022 Türk Halkı
İyi niyetli insanlar-kim ne derse desin böyle insanlar hep vardır-, burada böyle yaşanamayacağını söyleyerek durumu öfkeyle protesto ettiler. Birbirimize güvenemeyeceksek bu işin sonu nereye varır

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hepimizin zayıf anları olur, ağlayabildiğimiz için çok şanslıyız, gözyaşları bizi çoğu kez huzura kavuşturur, ağlayamadığımız zaman ölecek gibi oluruz, dedi.
Reklam
herkesin bildiği gibi,kötülük, daima en kolay yapılan şeydir.
Her hareketimizden önce bütün sonuçlarını tahmin etmeye çalışsak, bunları ciddi olarak düşünsek, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçlan, daha sonra da hayali sonuçları düşünmeye kalksak, kımıl dayamayız bile, tek bir adım atamayız.
İnsanların neler yapıp yapmayacağı önceden hiç belli olmaz, beklemek, zamana zaman tanımak gerekir, her şeye egemen olan zamandır, zaman, kumar masasında karşımızda oturan öteki kumarbazdır ve bütün kartlar onun elindedir, bizler ancak yaşam karşılığında o masadan bir şeyler kazanırız, kendi yaşamımız karşılığında.
Reklam
"Sırrını rüzgâra fısıldarsan, ağaçlara söylediği için suçlayamazsın."
Bakın, bazı şeyleri ben size öğretebilirim. Bazılarını kitaplardan öğrenirsiniz. Ama bazı şeyler var dır ki, mutlaka görmeniz ve hissetmeniz gerekir."
Anne'nin yaşamaya kararlı olması yüreğini ferahlatmış, nedeninin kendisi olmaması ise, yaralamıştı. Anne'nin kalbine damgasını asla ağabeyleri gibi vuramayacaktı, çünkü bu kalp soluk, sığ bir kumsaldı; Leyla'nın ayak izlerinin, kabaran ve sahile vuran, kabaran ve kırılan keder dalgaları tarafından daima, sonsuzcasına silindiği bir kumsal.
"Sana tapardım," dedi. Celil lafının ortasında duruverdi. Kollarını göğsünde kavuşturdu, sonra çözdü. Genç bir Hindu çift, kucağı bebekli bir kadınla, bir bavulu sürükleyen erkek, aralarından geçti. Bu müdahale Celil'in çok işine gelmiş gibiydi. Çift özür diledi, o da kibarca gülüm sedi. "Perşembeleri saatlerce oturup beklerdim seni. Gelmeyeceksin diye ölesiye kaygılanırdım." "Yolunuz uzun. Bir şeyler yemelisin." Sonra, ekmekle keçi peyniri alayım mı, diye sordu. "Sürekli seni düşünürdüm. Yüz yaşına kadar yaşaman için dua ederdim. Bilmiyordum. Benden utandığını bilmiyordum ki." Celil başını eğdi, vaktinden önce gelişmiş bir oğlan çocuğu gibi, ayakkabısının burnuyla toprağı eşeledi. "Benden utanıyordun." "Seni görmeye geleceğim," diye mırıldandı Celil. "Kabil'e gelip seni ziyaret edeceğim. Birlikte..." "Hayır. Hayır," dedi kız. "Gelme. Seni görmek istemiyorum. Sakın gelme. Senden haber almak istemiyorum. Asla. Asla." Celil ona yaralı gözlerle baktı. "Seninle ben burada ayrılıyoruz," dedi Meryem, "işimiz burada bitiyor. Hoşça kal." "Böyle gitme," dedi erkek cılız bir sesle.
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım... Ama nasıl yaşayacağım!.. Bun dan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.