Seyyahı Avare

Açar düşünceler de çiçekler gibi, bir günde yüzlercesi. Bırak çiçeklensin! Bırak her şeyi akışına. Sorma sana getirisini!
Reklam
Hepimiz insanı bir merakla, söylediğimiz sözün bizim yüklediğimiz anlamla karşımızdakine ulaşmasını isteriz.
arasta
Türkü söylemeyi bilmeseydik ne yapardık bilmiyorum. Ağaçlar çiçek açmasaydı. Kar sonsuzluğun fotoğrafını avuçlarımıza sermeseydi... Gece üstümüzü merhametle örtmeseydi. Irmakların sesini duymasaydık ne yapardık bilmiyorum.
Sayfa 34

Reader Follow Recommendations

See All
Gönül yorgunluğu
Yalnızlık taşa çevirir yüreği, diyemedin. İnsan sevmezse dünya bir yaşama cezasından başka nedir ki, diyemedin. Her vazgeçişte gövdemiz biraz daha uzaklaşır bizden diyemedin. İnsan bütün acılardan sadece bir sevgi sözüyle döner dünyaya diyemedin. Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Ölümün yaşarken hüküm sürmesi insanda.
Sayfa 9
"Az sözle çok manaya işaret edecek şekilde yazılmış bir kitap gibi insan da, bu âlem kitabının özlü bir ifadesidir."
Reklam
Kar. Sessizce geliyor ve şehri kıskıvrak yakalıyor. Renkleri, şekilleri ve kıpırtıları kaybediyor. Sonra ağır ağır bütün zihinleri silen, bilgileri ve alışkanlıkları yokeden dansına başlıyor. Uzun, ince kolları ve binlerce kıvrım oluşturan saçları ile şehrin üzerinde -gibi kar / geçen ey-yâm-ı nev-baharı kovalar.
Ama bir yol ve bir yoldaş. Ne tabiat parçası, ne çiftlik hayali. Ne kaçıp gitmek, ne ekip biçmek. Sefer de içimde, tahammül de.
Neslimizin nasipsizliği, aradığının ne olduğunu tanıtacak bir mürşide rastlamayışı olmuştur...
Bizim hareketimiz, mesuliyet hareketidir: Dâvamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk'a uydurmaktır...
Nasıl ki, bir meyvenin yüreğinin güneşi görebilmesi için kabuğunun çatlaması gerekir, acı da sizin için öyledir. Kalbinizi güncel yaşantınızın mucizelerin hayran tutabilseydiniz, acınız mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdı. Tıpkı tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi yüreğinizin mevsimlerini de kabul edebilseydiniz, pişmanlık ve üzüntülerinizin kışında çevrenize huzur içinde bakabilirdiniz.
Sayfa 33
Reklam
Sevinçli olduğunuz zamanlarda gözlerinizi yüreğinizin derinliklerine çevirirseniz, size sevinç veren şey uğruna bir zamanlar nice kederlenmiş olduğunuzu görürsünüz. Kederli olduğunuz zamanlarda da yine yüreğinizin derinliklerine bakın, o zaman gerçekte, bir zamanlar sizi mutlu kılmış olan şeye ağlamakta olduğunuzu görürsünüz. Aranızdan bazıları, sevinç kederden büyüktür, bazıları da, hayır, keder sevinçten büyüktür, demektedir. Oysa ben sizlere derim ki, bunlar birbirinden ayırt edilemezler. Daima birlikte gelirler, biri yanıbaşınızdayken, öbürü, yatağınıza uzanmış uyuklamaktadır.
Sayfa 21
Ve her bilgi, içinde eylem yoksa boşunadır. Ve her eylem içinde sevgi yoksa boşunadır.
Sayfa 19
Sonra bir zengin söz aldı, bize vermekten söz et dedi. Su kaynaklarınız doluyken susuz kalırsam diye korkulara kapılmak en giderilemeyecek susuzluk değil de nedir?
Sayfa 15
Birbirinizi sevin; ama sevgi bir bağ olmasın, daha ziyade, ruhlarınızın sahilleri arasında hareket eden bir deniz gibi olsun.
Sayfa 13
İslâm insanı, islama bir çağırıştır. Hem kendisini, hem başkasını, sürekli olarak, mutlak'ın, insan şahsiyetinde, toplumda, tarihte ve tabiatta, zamanda ve mekânda yansıması demek olan islâma çağıracaktır islâm insanı. Tek kişiyi çağıracak, toplumu çağıracak, tarihi çağıracaktır. Zamanı çağıracak, mekânı çağıracaktır. İslâm insanı, bir çağrıdır. Bir çağırış aşkıdır. Bu sebepledir ki, islâmın tarihi, bir çağrının tarihi olmaktadır. Gerileyen, duralayan, bayatlayan çağrıyı tazelemek, yenilemektir diriliş.
Sayfa 36
103 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.