‘’Bu bizim baççeye girdiyidi, ben de bunun götünü ısdırdımıdı... Ama çok değil... Az... Argadaş... Var ya... Bi daldı bana... Anam anam anam... Maafetti maaf... Ama ben yapmadım... O gendi bööle olmuş. Aha da sana büyük yimin.
Hüdai Ağa bunu zaten fark etmişti. Eğer konuşmayı bildiği gibi kaldırıp sopayla falan bir çocuğun kafasını kırmayı da bilmiyorsa Çeto’nun işi değildi bu. Gene de yüz vermiş olmamak için; “Hadi ordan!” dedi, kapıyı ayağıyla ittirip açarken. “Yalancı.”
Çeto, davet edilmiş gibi önden önden girdi içeri.
Sen de gabehiti hep bana buluyon.
“Kabahat sende çünkü.”
Allaaallaaa... O bana daa çok yaptı diyoz inanmayon hay argadaş. Altıma saldım zopadan, gokla da bak.’’