“Hani karanlık bir gecede ıssız bir yokuşu inerken köşeyi dönersin de deniz çıkar ya karşına. Sonra o denizde bir gemi belirir, şıkır şıkır ışıklarla geçip gider, sen sevinirsin. Hiç nedensiz. seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden.”
- [ ] Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!
- [ ] “Temmuz 23’ün yanına yalnız iki kelime yazılmıştı: ‘Onu seviyorum.’ Buna da inanmadı. “Yalan! Beni sevseydin o günün 23 Temmuz olduğunu bilmezdin.”
- [ ] Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak! Gündüzleri bir okulda ders verir, geceleri sessiz, güzel kadınlarla yatardı istese. Çabasız. Ama biliyordu: yetinemeyecekti. Başka şeyler gerekti.
- [ ] Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzümsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.
- [ ] Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?