Seher Çelik

Diken Eken Adam Tatlı sözlü, fakat sert huylu adamın biri, yolun üstüne dikenler ekti. Oradan geçenler onu ayıpladılar, dikenleri söküp atmasını istediler. Adam söylenenlere aldırış etmedi. Dikenler her geçen gün büyüyor, gelip geçenleri rahatsız ediyordu. İnsanların elbiseleri dikenlerden yırtılıyor, yoksulların ayakları parçalanıyordu. O beldenin valisi, ''Bu dikenleri sök'' diye emir verdi. Adam da, ''Efendim, bir gün sökeceğim'' dedi. Yarın sökerim, öbür gün sökerim derken zaman geçti. Dikenler iyice kökleşti. Vali adamı yanına çağırıp yine ikaz etti: ''Şu dikenleri bir an önce sök. Sözünde dur. İşini erteleme.'' Adam yine, ''Merak etmeyin, sökeceğim'' deyince vali, ''Sen hep yarın diyerek, yapacağın işi erteliyorsun. Fakat şuna dikkat etmiyorsun. Her geçen gün o dikenler büyüyüp güçleniyor. Derinlere kök salıyor. Dikenleri sökecek olan sen ise her gün ihtiyarlıyorsun. Gücün kuvvetin azalıyor.'' Sen her kötü huyunu, bir diken bil. O dikenleri, Hz. Ali'nin Hayber Kalesi'nin kapısını kopardığı gibi, nefsinle mücadele ederek sök, at. Öyle yapamıyorsan, o dikenleri aşılayıp, gül fidanı haline getirecek bir mürşid-i kâmili bul. Kötü huylarının iyiye çevrilmesinde, mürşid-i kâmil rehberin olsun
Sayfa 52 - kırkambar kitaplığıKitabı okuyor
Reklam
İnsanları terbiye etmek zordur, ancak kendi kendini terbiye etmek daha da zordur.
Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda değil cihat etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır? |Cahit Zarifoğlu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
فداكي أبي وأمي يا رسول الله “Anam, Babam sana feda olsun Ya RasulAllah”
Seven sevdiğinin yolunda olur; seven sevdiğinin istediği şekilde olur; seven sevdiğinin hoşlanacağı işleri yapar; seven sevdiğinin sevmediklerini terk eder... Dolayısı ile hem sevdiğini söylemek, hem de sevdiğinin kabul edemeyeceği işleri yapmak, o sevgiyi sadece dilde kalan bir hale düşürür.
Reklam
Mübârek Medine'de don vefât eden sahabi Abdullah ibn-i Ömerdir.
Ey ruhum, sen de kendi Âdem’in olabilirsin. Ölüm gelmeden önce ölümün şartlarına bürünerek ölümü aşabilirsin. Sen de ölümün ötesini ufuklardan, sabah vaktinden seherlerden, gece çilelerinden sorabilirsin, o değişmez mevsimin çiçeklerini, dizlerin kan içinde kalsa da inancın yüce dağ doruklarından toplayabilirsin.
Uzaklaştırma yaklaştırmak içindir. Ayrılık buluşmaya doğrudur. Yitirme, bulma arzusunu uyandırır. Gurbette söylenir sıla şarkısı.
Filozofun dediği gibi "Ölürken yeni doğmuş gibi ölebilmek, bu dünyaya gelişimizin sebebi. Toprağa dönüşümüz böyle bir yenilenme için...
Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın koşuşu yapacak çocuk olabilecek misin? Ey yükseklerden büyük seslerle düşen su, bu yalçın kayalara bir şelâle borçlu olduğunu biliyor musun? Sessiz ve dilsiz duran mezartaşı! Kitabendeki çizgiler, iniş ve çıkışı derinleştikçe seni tarihin içine yerleştirir, farkında mısın?”
Reklam
"Ah! düşüşsüz insan! benden övgü bekleme. düşüşün tadını almayan insan! senin, yücelerin serinliğinden, arılığından ne haberin vardır?"
Duriy oğlu Muhammed şöyle buyuruyor :Şeytanın şekaveti beş şeyden geldi de bunlardan biri de rahmet-i ilahiden umudu kesmektir.
Filmlerde görmüş veya tecrübesi olanlardan hayvanların ışık ve ateşten ürküp kaçtıklarını izlemişsinizdir. Bazı yerlerde avcılar arabayla gece avına çıkar, farların ışığı karşısında apıştırdıkları tilki ve hayvanları bu çağdaş namertlikle avlarlar.
Her türlü etkinliğin yüksek İslâmi kurallara göre değil, ekonomik amaçlara boyun eğdiği bir dünyada ne yapılabilir?
Peygamber Efendimize Dürr-i yetim (Kâinât sedefinde bulunan tek, büyük ve en kıymetli inci) lakabı verilmiştir.
Müslüman, inançsızdan evvel davranıp eşya ve tabiat kuvvetlerine hâkim olmalı, sahip çıkmalıdır. Allah’ın halifesi olarak, bu, onun ödevidir.
Reklam
Müslüman için, iş, ibadettir. Müslümanlara hizmet etmek, dünyayı Allah yolunda imâr etmek, ibadettir.
Halk yönetimi esas olacaktır; ama, demokrasi putlaştırılmayacaktır. Politika için politika, ya da muhalefet esnaflığı, mikrop saçan tembellik, hile yuvaları olan partizan oluşum a yer verilmeyecektir.
'' Yani sadece psikolojik müslümanlık, sadece sosyolojik müslümanlık veya sadece tarih içi müslümanlık yetmez. Her Müslüman bir an önce, kendi iç dünyasında müslüman olmalı, fakat ondan ayrılmaz bir şekilde toplum içinde ve toplum halinde de müslüman olmayı şart olarak idrak etmeli. Ve nihayet bu psikolojik ve toplumsal muhtevaya mutlaka tarih şuurunu da eklemeli. Ancak bu şartla, müslümanlığı temel anlam da eksiksiz bir bütünlüğe kavuşmuş olur.''
Gerçek barışın sağlanması için en savaşçıdan daha savaşçıyım. Gerçek düzenin kurulması için en radikalden daha radikalim .
Ben insanın ruh, ruhun da bir tapınak olduğuna inanıyorum. Bir başka deyişle, insan ruhunda bir tapınak, insan ruhunun bir tapınak olduğuna inanıyorum. İnsan orada kendi içine eğilir; o dupduru suda bulanıklığa ait ne varsa temizlenmeli ve o mermersi geometride tek ışık ve tek aydınlık yansımalıdır : Allah’a inanma ışığı ve ona inanma aydınlığı.
"Tanrıdan Korkarım. Sürekli olarak korkarım. Ama aynı zamanda benim tek umut kaynağım da yalnız O'dur. O'ndan korkar, O'na sığınırım."