Mutlu olmak istiyordum; sonucu düşünmeden, yaşadığım bu anlardan faydalanmak istiyordum. Başkalarının onayına muhtaç olmadan, başarısız olmaktan korkmadan her anın tadını çıkarmak; kim olduğumu keşfetmek istiyordum.
Kendimize ve başkalarına güvenmeyi ne kadar göze alırsak, başkaları da kendilerini bize açmaya ve bizimle kurdukları ilişkide güvenilir olmaya o kadar yatkın hâle gelir.
"Mutluluğun bizden kaynaklandığını ve hiçbir şeyin mutluluğumuzu bozamayacağını gerçekten kabul ettiğimizde dışarıdaki zararlı durumlara kapımızı kapatmış olur ve olayları, onlara negatif düşünceler eklemeden sadece gözlemlemekle yetiniriz."
O zamanlar insanlar, daha iyiydi denemez, kim bilir ama daha başkaydılar. Belki de kuşları daha çok seviyordular. Belki de yürekleri yufka, daha acımayla, daha sevgiyle doluydular. Belki de doğaya daha yakındılar, kim bilir...
Unutma, kendini kimseye kanıtlamak zorunda değilsin, bırak insanlar ne düşünürlerse düşünsünler. Gerçekten sana önem verenler, senin nasıl birisi olduğunu zaten anlayacaktır. Tam tersi şekilde, sen ne kadar iyi olmaya çalışırsan çalış birileri seni hep eksik ve yanlış bulacak.
" Her şeyle savaşamazsın.
Her konuda en iyisini yapamazsın.
Her zaman mantıklı davranmak mümkün değildir.
Bazen akışına bırakmak gerekir.
Bazen savaşmak yerine yenilmek gerekir, huzurlu olabilmek için."
Olmamız gereken tek bir kişi var.
Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var.
Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe.
Esas sorun şu yaşayamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi.
"Yalnızca algılayabildiğimiz kadarını biliriz. Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibadettir. 'Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir'."