Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

H. Ferventis

H. Ferventis
@Sidarronahi
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Adana
Nosce te İpsum, 21 Mart 1900
62 kütüphaneci puanı
1570 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
248 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın sonlarına doğru Erendiz Atasü'nün bu kitaba verdiği ismi nereden aldığını öğreniyoruz. Adalet Ağaoğlu'nun 1970'ler Türkiye'sinin egemen sınıfını anlattığı romanından, kitabın isminden yola çıkarak 21. yüzyılın hala değişmeyen egemen sınıfına; güçlünün çevresindekileri her şart altında korumaya aldığı, masumun sürekli
Bir Başka Düğün Gecesi
Bir Başka Düğün GecesiErendiz Atasü · Can Yayınları · 2021161 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
İki öykü bir röportaj ve bir de konferans konuşmasının yer aldığı, bilimkurgu sahasında koşulan ırkçılık temalı bir kitap. İlk defa bilimkurguya bu konunun dahil edilmesiyle karşılaşıyorum. Biraz eğlenceli, biraz haklı saldırgan ve alay dolu ırkçılık öyküleri. Kendimiz hakkında sürekli bir bahane çatısı yarattığımızdan bu konuya objektif yaklaşmamızın çok ama çok zor olacağını düşünüyor olmalı ki yazar, bizi eleştirmek için evrenin çok ötesinden kişileri gönderiyor ne halt olduğumuzu anlatmaya. Hatta tanımlamaya. "Kendine özgür mü diyorsun? Bir boyunduruktan kurtulduğunu değil, egemen düşüncelerini işitmek isterim." diyen Nietzsche gibi bir tavırla soruyor bize Irkçı olmadığınızı mı düşünüyorsunuz diye. Ne kadar ırkçı olduğumuzu düşünmemizi istiyor hatta. Bu konuyu irdelediği yer ise Uluslararası Sanatta Fantastik Edebiyat Derneği. Edebiyattan yola çıkarak politik bir konuşma yapıyor yazar. Ciddi anlamda ilginç bir seçki bu kitap.
Gece Yarısı Gezegeninden Raporlar
Gece Yarısı Gezegeninden RaporlarNalo Hopkinson · Ayrıntı Yayınları · 201884 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Bir şiir okuduğumu söyleyebilir ama bunu düz yazı olan bu kitaba şiir başlığı diye anlatamam. Aslında anlatılabilir. Çünkü cümlelerde bulabileceğimiz kafiyeler bize bunu düzyazı gibi sunulmuş soyut bir şiir oldurabilir. Rast geldiği bir kadının resmşni çizmek isteyen bir ressam karakteri ana unsurdur kitapta ve anlatılar günlük şeklinde yazılmış metinlerden oluşuyor. Resmini çizmeye çalıştığı kadını tasvir edişinde kadına bolca sevgi, aşk sıfatları ve benzetmeleri yüklerken ona karşı adım adım, gün gün demek daha doğru olur, erotik duygular besliyor. Kadını anlatımı sırasında içindeki arzuları da yükseliyor. Kadın için bir zambak benzetmesi yaparkrn kendini de onu lekeleyeceği bir yılan olarak görüyor ressamımız. Tanımlamalarını, benzetmelerini yaparken yararlandığı şeyler çokça mitolojik ögeler. Bu bakımdan doğrudan olmasa da ve dipnot geçilmeyen yerlerden yazarın mitolojiden yararlandığını aklımızda tutup, anlatımlarını bu şekilde değerlendirmemiz gerekir. Yazar ayrıca Ölüm kavramını sürekli yanında tutar. Kendisini ve anlattığı kadına hitabında ölümün kendisini, ölüm sırasını ve sonrasını işler. Burada da yine mitolojiden yararlandığını okuduğumuzda görebiliriz. Gencecik zamanlarında yazdığı ve ilk metinleridir bu kitap Kazancakis'in. Zorba adlı eseriyle zirve yapmış olsa da, bu ilkel eseri ve diğer kitapları da zevkle okunacak kitaplar arasında yer alır kanımca.
Yılan ve Zambak
Yılan ve ZambakNikos Kazancakis · Can Yayınları · 2023155 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
·
Puan vermedi
Meksika ovası; kurak, çorak, sessiz ve acımasızdır. Bu ovada güneşin altındayken yanıbaşınızda sürekli bir refakatçiniz vardır. Ölüm. Ayrıca sizi etraflıca saran biri de Gerçeklik vardır ve bu Gerçeklik kabul etmekten uzak duramayacağınız yaşamlar sunar size. Rulfo'nun Kızgın Ova'sı da bu gerçeklik ve ölüm ile doludur. Eline bir fotoğraf makinesi ya da kamera alıp bu kızgın ovayı dolaşmıştır Rulfo. Doğal çevreyi kitabına olduğu gibi yansıtmakla kalmamış, karakterlerini de bu ovada kaçınılmaz yaşam biçimlerini kabul etmiş bir şekilde yaratmıştır. Kitabın içindeki öykülerdeki karakterlerin ruhsal ve duygusal yapıları sözlere dökülürken karşınızdalarmış gibi hissedersiniz. Onlar birer karakter değil, canlı ve bize bir şeyleri dert yanan, şikayet eden, yalvaran, umut eden kişiler olarak görünür. Kitaptaki öykülerin ana teması Ölüm gibi algılanır. Çünkü intikam peşinde koşan, eşkıyalık yapan, başkaldıran, soygunlar düzenleyen karakterlerle karşılaşırız. Her eylemin içinde ya da sonunda ölümle karşılaşabiliyoruz. Öyküler iç monologlar ve söyleşimlerle çevirilidir. Anlatım o kadar sade ve doğaldır ki yazarın yarattığı karakterler, yaşam çevrelerini olduğu gibi yansıtırlar. Cehalet, hırs, öfke doludurlar ve anlatımları süsten, kinayeden uzaktır. Halk baş karakterdir öykülerde. Meksika devrimi ve sonrası dönemleri öykülere taşıyan yazarlardan Mariano Azuela ile beraber, öykükere kara mizahı da ekleyen en etkili yazardır bence Juan Rulfo. Ona ün kazandıran romanı Pedro Paramo ile sınırlı kalınmaması hatta adı geçmiş olan Azuela'nın da okunması tavsiyemdir.
Kızgın Ova
Kızgın OvaJuan Rulfo · Can Yayınları · 1982295 okunma
239 syf.
·
Puan vermedi
Savaşın kazananı olmaz. Orduları mağlup edebilir, ülkeleri fethedebilir, zenginlikleri ganimet diye ele geçirebilirisiniz ama hem bunları elde ederken bıraktığınız izler, hem de ilerlerken geride kalanların yaşamlarını alt üst eden izler kaybetmenin daima önde olduğunu gösterir. Son yüzyılın en büyük kıyımına neden plan İkinci Dünya Savaşı
Boyalı Kuş
Boyalı KuşJerzy Kosinski · E Yayınları · 19914,608 okunma
Reklam
150 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Gembaku Trajedisi 6 Ağustos'u Japonya'da barış günü ilan etmeye götüren zaruri bir trajedi. Bu trajedi son yüzyılda insanlığın yaşadığı, insanlığın kendine yaşattığı en büyük trajedilerden biri. Aynı yıllar farklı bir coğrafyada birkaç öncesinde bir trajedi daha yaratır ki bu da Holokost'tur. İkinci Dünya Savaşı'nın mantar
Hiroşima'nın Tohumları
Hiroşima'nın TohumlarıEdita Morris · Can Yayınları · 198244 okunma
180 syf.
·
Puan vermedi
İçerisinde psikolojiden, psikiyatriden yararlanıldığı bir sosyolojik çalışma beklerken tam tersi bir yöntemle insan kıyıcılığı çalışması okudum. İnsanın saldırgan doğasından, kişilik bozukluklarına, Marquis De Sade ve Sacher-Masoch'un ayrı ayrı çalışmalarından türeyen Sadomazoşizmden, paranoyadan babseden kitap, tüm bu anlatılar sonunda yine bu başlıklara bağlı kalarak insanın ne yapması gerektiği üzerine fikirler ve tavsiyeler sunuyor. İnsanın saldırganlığının doğuştan geldiğine inanan yazar, atıfta bulunduğu kişilerden birinin yaptığı çalışmayla insan saldırganlığının sonradan edinilen bir duygu olduğunu göstermiş olsa da buna inanmadığı yönündeki düşüncesini kitap sonunda açıklıyor. Bu haliyle inanıp inanmaması tüm bilimsel çabayla yürütülen kitaba uzak düşürmüş yazarı. Yani yazarın neye inandığının pek bir öneminin olmadığını zaten kendi insan kıyıcılığı üzerindeki anlatımları ile bize kendi söylüyor. Bu açıdan karşı çıktığı dogmatik düşüncelere yönelik bir adımı var yazarın. Sadomazoşizmi incelediği bölümde görünen o ki neredeyse tüm insanların içinde bir Sadist yatıyor. Zira cinselliğin ana konu olduğu bu bölümde haz isteyen partnerlerin bu istekleri sadizme, mazoşizme yöneliktir. Ve olmazsa olmazlardan biri olan Alman faşizminin doruk noktası İkinci Dünya Savaşı döneminde Hitler ve askerlerinin Yahudilere yaptıkları soykırım hareketleri. Bu konu da insan kıyıcılığının yıldız örneği ve tabii ki kitapta bolca örneği var. Psikiyatrik yollarla yürütülen bu kitabın kişiye katkısı yadsınamaz ama çok daha verimli çalışmaların olduğu kitaplar dolaşıyor raflarda.
İnsan Yıkıcılığı
İnsan YıkıcılığıAnthony Storr · Alfa Kitap · 202236 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
Terry Eagleton'un kibarca anlatmak istediğini ben bir kısım olarak şöyle anlatayım: Bir düşünceye karşı saldırı düzenleyecek, onunla eğlenecek kadar radikalleşmeden önce bilmeniz gereken şey, alacağınız radikal tavrın bir aptallık olabileceğini, bu aptallığın da yeni yeni yavru aptallar doğurabileceğini bilmek olduğudur. İşte Eagleton,
Akıl, İnanç ve Devrim
Akıl, İnanç ve DevrimTerry Eagleton · Tellekt Yayınevi · 202132 okunma
340 syf.
·
Puan vermedi
Blake'nin şiirlerinden etkilenmenin kaçınılmaz olmadığı düşüncesiyle, gravürlerinin kesinlikle etkileyici olduğu gerçeğini burada başlangıç olarak kabullenelim. Sekiz kitaptan oluşan Vahiy Kitapları'nın her bir kitabı başlangıcında, şiirlerin Blake tarafından resmedilmiş görselleri ve orijinal metinleri ele alınır. Bunlardan sonra kitabın sol tarafı İngilizce sağ tarafı ise dilimize çevrilmiş haliyle, Türkçe olarak okuyucusuna sunulur. Vahiy Kitapları sekiz ayrı kitabı içeriyor ve her kitap genel olarak şunları tema ediniyor: Dünyanın oluşumu Dinlerin oluşumu İnsanın rahimden itibaren anlatımı ile doğumu Doğa Kadın ve Erkek ... Blake şiirlerinde semboller kullanarak bu oluşumlardan bahseder. Bu sembollerin anlamlarını ise çeviride kitap başlangıcında buluruz. Şiirleri okurken dönüp bu anlamlara bakmamak elde değildir. Çünkü Blake zaten karmaşık bir şekilde yazmıştır şiirlerini ve örneğin Dağ'a, erkeğe, Tanrı'ya, doğaya verdiği sembolik adlar doğrudan okumayla kolaylıkla çözülebilecek adlar değildir. Bu sembolik adlar anlaşılarak okunduğunda ise hayran kalınacak bir eserle karşılaşırız. Sekiz kitap içerisinde dolaşırken kendimizi Eski Ahit in ilk ayetlerinde bulmamak da mümkün değildir mesela. Dünyanın oluşumu ve insanın oluşumu Eski Ahit'teki günlere karşılık asırlar olarak geçer. Hele ki mısralar arasındaki etkileyici cümleleri not almamak mümkün değil. Özellikle şu iki mısra bence kitap boyunca dikkatimizden kaçmayacak ve aklımızda kalacak cümlelerdir: "Arzularının yangınları içinde yürür insan…” "Yaşayan her şey kutsaldır..."
Vahiy Kitapları
Vahiy KitaplarıWilliam Blake · Everest Yayınları · 2022144 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Mikado oynar mısınız? Dikkat, sabır ve azim gerektiren bir oyundur. Belirli çöp çubuklarını yüksek puandan düşük puana göre belirler ve bu puanları toplamaya çalışırsınız. Çöp çubukları gelişigüzel dökülür ve alınacak çubuk diğerleri sarsılmadan kaldırılmalıdır. Mikado'nun çöpleri temelde birçok oyunla aynı amacı güder. Dikkat. İki perdelik bir oyun Mikado'nun Çöpleri. İki karakter ve tek bir mekan. Kadın ve Erkek, erkeğin evindedirler. Kadın sokakta kalmıştır kucağındaki bebekle ve ilk bakışta bu kadına yardım etmek ister erkek evinde ağırlamakla. Kısa geleneksel diyaloglar geçer aralarında önce ama sonra erkek de kadın da bambaşka hikayeler anlatmaya başlar. Anlatılanların nerelere ulaştığını gördüğümüzde şaşkına uğrarız. Hele ki bu birbirini tanımayan iki kişinin arasındaki rahatlık nereden kaynaklanır diye de sorarız. İçkinin verdiği cesaret mi? Kişilerin içinde kalmış olan ve dışarı, gün yüzüne çıkmak için çabalayan düşünceler mi? Sunset Limited adlı bir film gelir akla. Bu filmde de iki karakter tek mekan vardır. Akla gelen yönü filmdeki bu benzerliklerin dışındakiler değil pek ama insanların içlerindekini dökmek için aradıkları şey belki de böyle bir ortamdır ya da kişi. Topluma uyum sağlamak için söylenen yalanların bir yerde artık bıktırdığı, kişinin kendine söylediği, inandırdığı şeylerle hesaplaşması için gereken sert eleştirinin ortaya çıkması var bu çöplerde. Ne kadın bir azize ve mağdurdur, ne de erkek bir iyilik timsali ve temiz kalp elçisi. Bu çöpte tüm kirlileri var kadın ve erkeğin.
Mikado’nun Çöpleri
Mikado’nun ÇöpleriMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 20211,523 okunma
Reklam
145 syf.
·
Puan vermedi
Erendiz Atasü okumak büyük zevk. Bunu belirtmekte öncelik görüyorum. Onun roman ve öyküleri birbirinden güzel konular içeriyor ve anlatım tarzı, kurgu okuru kendine bağlıyor. Feminist bir yazar Erendiz Atasü ve kitaplarında da bu ideolojiye uygun konulara yer veriyor. Uçu adlı kitabı da bir öykü kitabı ve kadın olma halleri üzerine değiniyor. Uçu'da destansı bir işleyiş var. Masalsı ilerliyor kitap ve sözcüklerin, cümlelerin dizimi de bu yönde. Doğanın her halinden yararlanıyor yazar: kokulardan, rüzgarın esintisinden, toz zerreciklerinden... Uçu da bu parçalardan biri.
Uçu
UçuErendiz Atasü · Bilgi Yayınları · 199812 okunma
220 syf.
·
Puan vermedi
Eshab-ı Kehf yani mağara arkadaşları. Yedi uyurlardan uyarlama bir öyküyle başlıyor kitap ve bu uyarlamada kahramanımız bir apartman. Yedi sayısının gizemli, efsunlu, istikrarlı bir gücü olduğuna inancıyla sakinlerini uyutmaya ve onları çağları aşan zamana götürmeyi amaçlayan bir apartman. Bu uyarlamayı izleyen öykülerin güzelliği karşısında mest olmamak elde değil. Özellikle art arda gelen Ses Tutsağı, Cinnet Bahçesi, Gençlik Sabah Çiyidir öyküleri. Üst katında yaşayan kadına olan tutkusunu, çıkardığı seslere senkronize bir yaşayışla devam ettiren bir adamın sona doğru adım adım gidişi. Bu gidişi görmesi, kabullenmesi ve ona kucak açması tutkunun tutsaklığı olur. Cinnet Bahçesi'nde Ayfer Tunç bizi müthiş meraklandıracak bir öykü ye sevk eder. Hatta bu merak, öykü sonunda Ayfer Tunç'a karşı bizi şaşkınlığa götürür. Neden böyle bırakmıştım öyküyü. Öyle nahif bir karakter yaratmılvr bu karaktere öyle bşr suç yüklemiştir ki istemesek de onun tarafında yer alırız. Ama bu son çok muallaktır. Gençlik Sabah Çiyidir öyküsünde ise yıllarını bir gecenin mutluluğuna harcayacak yaşlı bir kadın ile her sabah ölmek arzusuyla uyanamamayı dileyen, insanlara karşı tavrındaki olumsuz yaklaşımlarını kendine de yansıtan bir adamı, üst komşuyu bir araya getirip hayatı daha da mutlu kılan bir öyküyü yaşarız. Bu öyküdeki yaşlı kadın karakterinin özlemini de, hayattan umudunu yitirmiş ama bir selamlaşma ile tekrar hayata tutunan adamın neşesini de birlikte yaşarız. Bu öykü kitabı elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Ayfer Tunç tam da bu yazım tarzından külliyat oluşturulacak bir yazar.
Mağara Arkadaşları
Mağara ArkadaşlarıAyfer Tunç · Can Yayınları · 2022851 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
On dört yaşında bir kız çocuğu. Mouchette. On dört yaşı onu bir çocuk gibi gösterebilir ama Mouchette, taşıdığı yoksulluk ve yoksunluk yüküyle koca bir yetişkin. Zaten adı da Mouchette değil. Bu ad ona takılmış bir lakap. Minik sinek anlamına gelen bir yerel lakap. Onu tiksinecek derecede sevmeyen insanların taktığı bir lakap. Minik Sinek hem çevre insanlarınca hem de ailesince sevilmeyen bir küçük. Fransa'nın bir küçük yerleşiminde okul, ev ve çevresindeki insanlar tarafından kuşatılan Mouchette, insanlara göre tam bir vahşi. Onun yaklaşımları ondan istenilen davranışlardan uzak. Bu yüzden hakkında düşünülenler Mouchette'yi kendi dünyasında yaşayan bir kişi haline getiriyor. Arkadaşlarının özellşkle alaycı yaklaşımı onu iyiden iyiye uzaklaştırıyor yaşamdan. Mouchette, annesinin onulmaz hastalığı, babasının umursamazlığı, kardeşlerinin bakımı ve yine yoksulluğu ile gencecik bir kızdan kadınlığa (bu tabir için üzgünüm) cinsel olgunluğa erişiminde yaşadığı zor hayatını gösteriyor. Bir Sevgisizlik Öyküsü, Mouchette için tam anlamıyla ifade edilebilecek başlık. Zira sevgisizlik, yırtık pırtık, eskimiş giysileri üzerine giydirilen bir elbisedir. Duygu dolu bir kısa kitap Mouchette'nin yaşamı. Anlatımı da bir o kadar duygu ifadeleri ile sabit ve doğal.
Bir Sevgisizlik Öyküsü
Bir Sevgisizlik ÖyküsüGeorges Bernanos · Sia Kitap · 0157 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Nesneleri, insanların dışındaki canlıları konuşturarak; insanlar, yaşadıkları çağ ve kültürleri anlatan kitaplar kategorisinde bir kitap. Aklıma ilk gelen Jack London ve Cervantes kitapları oldu. Bir cep mendili de burada bize tarihsel ve kültürel anlatıcı rolüyle gelir. Fransız İhtilali yıllarının hemen ardından ülkede baş gösteren ekonomik sorunların aristokrasiyi nasıl etkilediği ile başlayan bu anlatı, ülkeler hatta kıtalar arasında bir yolculuk yaparak, insan ilişkileri, kıskançlık, yarış, aile yapısı, aşk, dram konularını ele alır. Cep mendilinin gözünden kendi yaşamı ve girdiği macera soku yolculuk ön planda tutulurken arka planda kalan ama asıl anlatı olan bu konular yüzyıllar öncesine değinirken aslında şekil değiştirerek günümüzü de yansıtır. Sıkılmadan okunabilecek bir klasik eser.
Bir Cep Mendilinin Otobiyografisi
Bir Cep Mendilinin OtobiyografisiJames Fenimore Cooper · Can Yayınları · 202386 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
İçsel Kentler'de Djuna, Rango ve Zora'nın iç dünyalarına yolculuk söz konusu Dört Odalı Kalp'te. Önceki kitaplarda adı geçen Djuna'nın iç dünyası daha çok ön planda tutuluyor. Geçmişi ışıltılı günlerle dolu olan ve Rango ile evli olan hastalıklı düşüncelere sahip Zora'nın bu düşünceleri beslemesine neden olan fiziksel hastalığı ile Djuna'nın Rango ile olan aşk ilişkisi, Rango'nun; umursamaz, ilgisiz, bir çocuk gibi istekleri olan, kadınlara karşı kendi cinsel istekleri dışında onları anlamaktan uzak kalan bir dünyada Djuna'nın kurduğu içsel kentinde bir yolculuk Dört Odalı Kalp. Bu odalara yerleştirmeye çalıştıkları ile sığdırabildiklerini tüm yönleriyle anlatıyor Djuna. Ona kızabilir, acıyabilir, onu destekleyebilirsiniz ama Rango gibi davranmamalısınız.
Dört Odalı Kalp
Dört Odalı KalpAnais Nin · İthaki Yayınları · 202078 okunma
880 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.