Kitabı okudukça ne çok özlemişim Stefan diye başladım. Uzun zamandır hasret kalmış bir arkadaş misali yine buluştum Zwegle.
Öncelikle kitabı sadece Mürebbiye öyküsü ile bulacağımı sanmıştım şayet 4 farklı öykü var içinde. Mürebbiye öyküsü adından anlaşılacağı üzere bir öğretmenden bahsediyor ama ana fikir bence çocukların dünyasında birden bir yetişkinin dünyası girerse ne olur? Acaba yetişkinler dünyasındaki kötülükler ne derece etkiler onları. Bu bağlamda öyküde ki duygu yoğunlukları beni çok etkiledi.
İkinci öykü Yaz Novellası, garip bir şekilde duyguların aktarılış şekli bir yaşlı adam ve genç kız üzerinden ilerliyor iki farklı yaşta da yaşanan hezeyanlar bu iki tipi görünmez bir bağ ile bağlıyor. Kurgusu güzeldi sanki bir arkadaşımla oyundaymışım hissi verdi.
Üçüncü öykü Geç Ödenen Borç, en beğendiğim kısımdı. Bir kadının genç kızken hayran olduğu bir kimseyi yıllar sonra bir düşkün olarak görüp ona olan duygularını tarif eden bölümde sanki o merhamet, hayal kırıklığı insana işliyor. Sonunda mutlu oldum ama ve şunu anladım küçücük bir dokunuş birinin hayatını ne denli etkiler. Küçük dokunuşları seven biz öğretmenler için almam gereken mesajı aldım.
Dördüncü öykü Kadın ve Yeryüzü, adı ne kadar güzel diyerek başladım. Bu bölümde çok fazla betimleme vardı bir adamın beğendiği bir kadını yeryüzü ile betimlemesi, doğa ile karışık sevmesi ve onu doğa olayları ile anlatması takdire şayandı. İlk başlarda bulunduğu yeri tarif ederken ki o sadelik, insanın içini pırıl pırıl eden ortam, ahh orda olsaydım dedirtti.
İyi okumalar diliyorum :)