Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gamze

Düşünmeyen insan sadece zihnen ölü değildir; aynı zamanda sonsuzlukla olan bağını da kopartmıştır. Mutlak, sonsuz ve daimi olanla bağını kopartmak, insanın ölümsüz ruhuna yapabileceği en büyük kötülüktür.
Reklam
Düşünmek, farklı görünen şeylerin aynı olduğunu anladığımız anda aynı gibi görünen şeylerin farklı olduğunu kavramanın sancısıyla aramaya devam etmektir. Çare diye sarıldığımız şeylerin elimizden kayıp gittiğini gördükten sonra batmayan, solmayan, yok olup gitmeyen bir kaynağa doğru uzanmaktır.
Amaç "kim daha zeki" yarışmalarında boy göstermek değil, hikmete dayalı bilgiyi ve erdeme dayalı eylemi hayata geçirmektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevgi, insanın tüm varlığına nüfuz ettiği zaman bir anlam ifade eder. Hikmet ile sevgi arasındaki bağın gücü, bu tecrübenin dönüştürücü etkisinden kaynaklanır. Hikmeti sevmek, kendimizi bu idrak ve tecrübe pınarına bırakmaktır. İslam düşünce geleneğinde "Hikmetin başı Allah korkusudur." sözü de bu noktaya dikkat çeker. Burada korku, bir tehlikeden yahut korkunç bir varlıktan korkmak değil, sevgilinin muhabbetinden mahrum olma ve onu kaybetme korkusudur. Allah'ın rıza ve sevgisini kaybetmekten korkmak, akıl ve hikmet sahibi kişinin yaşam ilkesidir. Arif olan kişi için hakikatin bilgisinden mahrum olmak, aç kalmaktan daha korkunç bir durumdur.
İki Yunan düşünürü de aynı hususu dile getiriyor. Biz ölümlü insanlar, hikmetin kaynağı ve sahibi değil ancak talibi olabiliriz. Talip olmak, arzulamak ve istemek demektir. Hikmet, onu ancak aklen ve ruhen sevdiğimiz, arzuladığımız zaman kendini bize açar. Sevgisiz hikmet eksik, hikmetsiz sevgi yarımdır. Sevmek, bilgi ve hikmeti; anlamak, sevmeyi ve adanmışlığı davet eder. Felsefi bir çaba olarak düşünmek, kuru bilgileri yüklenmek değil, idrak ve sevgi ile varlığın manasını bulmaya çalışmaktır.
Reklam
Düşünmek, yerimizi yurdumuzu bulmak için ayağa kalkmaktır.
Bütünlüğü ararken kendimizi paramparça olmuş bir varlık ve insan tasavvuru içinde buluyoruz.
Önceliğimiz malumat edinmek değil, var olmayı ve bilmeyi anlamlı kılan bir kavrayış düzeyine ulaşmak. Bize "bilgi çağı" diye dayatılan enformatik enkaz çağında daha fazla malumata değil, hikmete ihtiyacımız var. Bunun için iyi, güzel ve doğru kavramlarını hatırlamamız ve idrakimize yeniden yön vermelerine imkân sağlamamız gerekiyor. Homo sapiensin her şeyi bildiğini sanan ama aslında temel ve öncelikli olan hiçbir şeyi bilmeyen malumatfuruş bir makine değil, varlığa hikmet pazarıyla bakan insan olduğunu kavramamız gerekiyor.
Varlık kendini bize, onu almaya ve anlamaya hazır olduğumuz oranda açar. Varlıkla konuşmak istiyorsak önce dinlemeyi öğrenmeliyiz. Varlığın her an tecelli ederek bize söylediği sözler, ancak varlığın dilini konuşmayı öğrendiğimiz zaman zihinlerimizde ve kalplerimizde anlamlı cümleler hâline gelir.
Oysa bizim günü kurtaran kurnazlıklara değil, neden ve nasıl var olduğumuza dair esaslı bir kavrayışa ihtiyacımız var. Var olmak ciddi bir iştir. Düşünerek ve hesap vererek var olmak ise daha ciddi bir iştir. Emek ister, dikkat ister, sabır ve sebat ister.
Reklam
Bedelini ödemeye hazır olmadığınız şey sizin değildir.
Düşünmek çileli bir iştir; insanı zihinsel konfor alanından çıkartır. Rahatını bozar. Sorgulamayı öğretir. Görünenin ötesine geçmenin ne anlama geldiğini anlatır. Gerçek fikirlerin bir zihin jimnastiği yahut dil oyunu değil, varoluşsal bir yolculuk olduğunu işaret eder. Düşünmenin değişmek olduğunu gösterir.
Düşünmek, insanın düşündüğü şey ile ünsiyet kurmasıdır.
Ruhunuz büyüdü mü kibirlenir, yüceliğinizde ise kötülük vardır. Ben sizi bilirim. Kibirli kişiyle aciz kişi kötülükte buluşur. Ama birbirlerini yanlış anlarlar. Ben sizi bilirim.
3.451 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.