Uzun bir süre başbaşa idik onunla. Mutlu yaşlılık çağını aşmıştı. Birilerine karşı kendine kızmış ve şöyle demişti bana:
''Hayatımın en büyük zaafı hiç kimseye asla kin duymamışlığım olacaktır.''
Kimseyi öldürmedim, iyi ettim: Mümkün'ü öldürdüm. Tam Macbeth gibi, en çok ihtiyacım olan şey de dua etmektir, ama ondan fazla değil. "Amin" demesini beceremiyorum.
''Ne makine şu insan be! İçine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun; iç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor. İmalathane! Sanırım beynimizde konuşan bir sinema var.''