Sevgili Bilge, işte bu yüzden hayal ve gerçek, benim onlara verdiğim anlamları kaybetmek üzere. Sen, yaşadığım bir gerçek misin? Yoksa, bir zamanlar yaşamış olduğum bir rüya mısın? Yoksa, ikisi de değil misin? llk gençlik günlerimin bir efsanesi misin yoksa, ey esrarlı kadın? Belki ben, efsanenin heyecanı içinde, ıssız bir adaya düşmüş zavallı bir ruh gibi, karaya çıkacak ilk canlıyı beklerken seninle karşılaştım. İngilizler, adada yaşadıkları için, belki de bu özlemi daha iyi belirtebilirlerdi. Ben, mutlak yalnızlığı ancak hayal edebiliyorum. Ben, erginlik öncesi hayallerimin sıcak bir görüntüyle teselli edilebilmesi uğruna bütün soyutluklardan vazgeçiyorum. Sevgi, yakınlık, arzu, ilgi, merak, güzellik gibi susamış olduğum bütün kavramları ellerimle tutmak için büyük bir gerginlikle sarılıyorum sana. Benim gerçekliğim seni rahatsız ediyor. İlişkimizin sonsuza kadar uzanması için belirsiz ve esrarlı bir yaşantı istiyorsun sen.