Yaşamda gerçekten bir anlam varsa, o halde ıstırapta da bir anlam olmalıdır. Istırap, kader ve ölüm gibi yaşamın alaşağı edilemez bir parçasıdır. Istırap ve ölüm olmadan insan yaşamı tam olmaz.
İnsanlar bazen bir arada bazen tek tek, tıpkı kendine ait bir düşüncesi ve iradesi olmayan bir koyun sürüsü gibi bir yerden diğerine doğru güdülüyordu.
Hakikat şuydu; sevgi, insanın ulaşabileceği en yüksek ve en büyük hedefti. O anda, insan şiirinin, insan düşünce ve inancının ayırt ettiği en büyük sırra haiz oldum: İnsanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir.
Umarsızlık (apati), yani duyguların körleşmesi ve kişinin artık hiçbir şey umurunda değilmiş gibi hissetmesi tutsağın psikolojik tepkilerinin ikinci evresinde ortaya çıkan bir belirtiydi ve onu günlük ve saatlik dayaklara karşı duyarsızlaştırıyordu.
Aramızdaki sağlıkçılar ilk olarak şunu öğrendiler: “Ders kitapları yalan söyler!” Bir yerlerde insanın belli bir saatin üzerinde uykusuz kalamayacağı yazıyordu. Tamamen yanlıştı!
Çok hoş doğrusu, ne de küstah adamlar bunlar böyle! Siz hekimlerden kendilerini iyileştirmelerini bekliyorlar. Oysa sizin işiniz bu değil ki. Siz sadece ücretinizi alır, reçete yazarsınız. Artık iyileşmek onlara kalmış.