Yitiksevdam (Sinan)

Yitiksevdam (Sinan)
@Snowrain
Yüksekokul
25 Ocak
27 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Zengin bir adam Miami ' de bir bara girdi. İçeri girer girmez bir Afrikalı (siyahi) bir kadının köşede oturduğunu fark etti. Tezgaha gitti, cüzdanını aldı ve bağırdı: ′Barmen Bu bardaki herkese içki alıyorum, şuradaki siyahi kadın hariç! Barmen parayı topladı ve Afrikalı kadın hariç herkese bedava içki vermeye başladı. Kızmak yerine siyahi kadın adama bakıp Teşekkürler ′′ diye bağırdı. Bu zengin adamı kızdırdı. Sonra bir kez daha cüzdanını çıkardı ve bağırdı: Garson bu sefer köşede oturan Afrikalı kadın hariç herkes için şarap ve ekstra yemek alıyorum!" Garson adamın parasını topladı ve Afrikalı hariç bardaki herkese bedava yemek ve şarap ikram etmeye başladı . Garson yemek ve içecek servisi bitirdiğinde Afrikalı kadın adama gülümsedi ve ′′Teşekkürler′′ dedi. Bu da onu kızdırdı. Tezgahın üzerine eğilip barmene sordu: Bu siyahi kadının nesi var Bu bardaki herkese yiyecek ve içecek aldım, kızmak yerine orada oturdu ve bana gülümsedi ve bağırdı: Teşekkürler!" ′ O deli mi?" Barmen zengin adama gülümsedi ve ′Hayır deli değil′ dedi. Bu yerin sahibi o...!
Reklam
#KnutHamsun Tarih unutmuyor..! Tarih halkının yanında olanı da, halkına ihanet edeni de yazıyor. Norveç'in yetiştirdiği en önemli edebiyatçılardan biriydi.Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş,çok sıkıntılı bir gençlik yaşamıştı.İşsizliğin,açlığın ne olduğunu daha küçük yaşta öğrenmişti.Ezen ile ezileni görmüştü.Edebiyata da
Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar. Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer.. Dostoyevski / Ölüler Evinden Anılar ♣️♠️♣️

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neşet Ertaş, Ankara'da pavyonlarda çalıştığı sırada, yine kendisi gibi pavyonda şarkı söyleyen Leyla adında bir kadına aşık olur. Neşet Ertaş'ın kendisi gibi sanatçı olan babası Muharrem Ertaş, Ankara'ya radyoda bozlak okumaya geldiğinde bu aşktan haberdar olur, Neşet Ertaş'ın Leyla ile evlenme isteğine karşı çıkar ve şu türküyü yazar. "temiz
Sahi siz KADINLARI sevdiniz mi...? % 40 ını döverek %45 ine duygusal şiddet uygulayarak %16 sına zorla sahip olarak mı sevdiniz kadını.. Siz kadını severken saçına,yüreğine,ruhuna dokunabildiniz mi sahiden... Keşfedebildiniz mi saklı dünyasını,hayallerini,umutlarını ... "Ben Kadındım oysa ve öncelikle İNSAN dım ".. Ve yaşamın en güzel rengiydik siz rengimizi soldurmadan.. Papatya kokardı umutlarımız sizler pörsütüp çöpe atmadan.. Erkeğin canına can,yoluna yol,ruhuna yoldaştık sizler güvensizliği aşılamadan.. -Çanakkale de Nezahat Onbaşı idim, -"Türk halkı Öksüz yurtsuz kalmaz" diyen ve bebeğimi emzirip size emanet eden NENE HATUN bendim -Sevdiği adam tarafından kafası kesilen Münevver benim... Bir erkeğe kadına vurmak değil vurulmak yakışır diyordu oysa şair... Siz bizi hiç sevmediniz oysa... Ya yaraladınız,ya hırpaladınız -bir kadını ortadan ikiye böl… yarısı annedir, yarısı çocuk, yarısı sevgili yarısı aşk...diyordu Cemal Süreyya.. - ne çok kişi yok ölür aslında, bir kadın gittiğinde... Diyordu Bekir Coskun. Siz Şiirleri hiç okumadınız ve kadını hiç anlayamadınız... Kadınların yürekleri,dile gelmeyen mezarlık gibi bilin istedim..!!
Reklam
Sinirlerine hakim olamayan bir çocuk varmış .. Babası ona bir torba ÇİVİ vermiş ve demiş ki HER SİNİRLENDİĞİNDE ŞU DUVARA BİR ÇİVİ ÇAK .. İlk gün 37 tane çivi çakmış çocuk.. Günler geçtikçe bu çivilerin sayısı azalmış ve bir gün babasına demiş ki .. ŞİMDİ artık SİNİRİMİ kontrol edebiliyorum... Bir gün gelmiş ki artık hiç çivi çakmamaya başlamış. Bu sefer babası HER SİNİRLENMEDİĞİN GÜN BİR ÇİVİ SÖK DUVARDAN DEMİŞ .. Sonunda bütün çiviler çıkmış duvardan ... Baba demiş : Aferin oğlum AMA ŞİMDİ DUVARA BAK , Bu duvar hiç eskisi gibi olmayacak ... DELİK DEŞİK .... Yani sinirlendiğin zaman söylediğin sözler bir yara bırakacaktır .. İstediğin kadar özür dile yara orada kalacaktır .. O bakımdan sinirinden kırıcı bir şey söylemeden ÇOK İYİ DÜŞÜN ...
İçimden geçenlerle, yaşadıklarım hiç tanışmadılar bile. Ve ben tanışmamış iki hayat arasında fazlasıyla yoruldum...
ALINTI İl dışından Dogudaki memleketlere gelen bayan öğretmenlerden ricamizdır. Lütfen Allah aşkına biraz giyiminize kusaminiza dikkat edin. Elbette nasıl giyinirseniz giyinin buna kimsenin karışmaya hakkı yoktur. Ama az da olsa içinizde Allah korkusu olsun. Siz birer egitmensiniz. Gencecik kızlarımıza böyle mi örnek olacaksınız .Bizim kültürümüzde böyle şeyler yok. Sizin de bu kültürü bozmaya hakkınız yok. Geldiğiniz yerlerde nasıl giyindiginiz bizi bağlamaz ama farklı bir kültürün içine girdiyseniz oranın kültürüne oranın insanına azıcık ta olsa saygınız olsun.
HAYATI ERTELEME ... Kırmızı elbisesi gardrobunda asılıydı, Annem ölürken, O tüm yaşamı boyunca giydiği, Dizi dizi koyu renkli, eski elbiselerin yanında,Adeta sırıtıyordu. Beni çağırmışlardı, Ve annemi gördüğüm anda Çok fazla ömrünün kalmadığını anlamıştım. Kırmızı elbiseyi görünce ,ona ; "Anneciğim, ne kadar güzel bir elbise bu böyle!"
Günlerden bir gün bir köyün muhtarı köylüye haber salmış ‘’Cuma günü namazdan sonra köylüyle konuşacağım. Cami çıkışında köylü köy meydanında toplansın. Söyleyeceğim çok önemli bir şey var…’’ Bütün köyü bir merak salmış; acaba muhtar ne konuşacak? Cuma gününe de daha çok var… Hiçbir tahmin hiçbir köylüyü tatmin etmemiş... Sonunda demişler ki
Reklam
Birini özlüyor olman, ona dönmen gerektiğini göstermez Mathilda. Bazen özlemen gerekir, bir sabah uyanıp artık özlemediğini farkedene kadar.
Bu ne gûnahkar bir gece Tanrım.Ölüm sesi düğün sesine karışmış.Bense oturmuş ince beli bardakta çay içiyorum...
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.