Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Sirius Black
Sirius Black
@SrsBlack
İnstagram : birkahvebirkitap
Fen Bilimleri Öğretmeni
219 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Şehir parkında on bir yaşındaki bir erkek çocuğunun cesedi bulunur. Görgü tanıkları, parmak izleri ve DNA herkesin sevdiği İngilizce öğretmeni Terry Maitland’i işaret etmektedir. Fakat önemli bir nokta daha vardır. Terry cinayetin işlendiği zamanda başka bir şehirde konferanstadır ve kamera görüntüleriyle de doğrulanmaktadır.
İşte burada asıl soru devreye giriyor.
Bir insan aynı anda iki yerde bulunabilir mi? .
.
Kitap polisiye kurgu şeklinde başlıyor ve ilerledikçe psikolojik, korku, gerilim, fantastik öğeler de yer almaya başlıyor. İlk sayfadan son sayfaya kadar soluksuz okuyacağımız bir kitapla buluşmuş oluyoruz.
King’in verdiği mesajlar, eleştirileri, göndermeleri ve farklı yazar, film dizilerden bahsetmesi çok iyiydi. ( Agatha Christie, Lisa Gardner, Harper Lee, Harlan Coben- ki kitapta önemli bir noktadaydı- Game of Thrones vs)
Yabancı dan önce Mercedes serisinin okunması daha iyi olacaktır. Çünkü oradaki karakterle yabancı da karşılaşıyoruz. (Ben önce onu okumadığıma biraz pişman oldum) .
yoruma kapalı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Bu tarz eski dönem polisiyeleri sevmeyen ben “çok iyiydi yahu” dedim.
Kapalı oda cinayetleri, betimlemeler, karakterler, akıl yürütmeler, kurgu, dili, anlatımı çok iyiydi. O dönemin havasını hissettirdi. Günümüz polisiyelerine göre yazımının çok daha zor olduğunu düşünüyorum çünkü her şey mantık çerçevesinde, akıl yürütmeyle olmak zorunda. DNA, parmak izi, adli tıp, teknoloji vs gibi hiç bir şey söz konusu değil.
Beni zorlayan, yavaşlatan tek şey eski Türkçe kelimeler oldu. Bazılarının anlamına bakmak zorunda kaldım fakat dili tam olması gerektiği gibiydi. Yazar Osmanlı döneminin diline çok hakimdi.
Kesinlikle tavsiye ediyorum
Bir bilgisayar oyunu oynadığınızı düşünün, hayatınızla ilgili tüm bilgilere ulaşabilen, sizi kontrol edebilen...
.
.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve kesinlikle son olmayacak. Zekice kurgulanmış, dili, anlatımı yormayan, merak uyandırıcı bir kitaptı.
Anlatmaya çalıştığı olayı çok beğendim ve aslında çokta uzak olmadığımız bir konu. Basit ve masum gözüken bilgisayar oyunlarının bazılarının aslında hiçte sanıldığı gibi olamayacağını gösteriyordu. .
.
Her yaştan herkesin rahatlıkla ve zevkle okuyabileceğini düşünüyorum. Tavsiyemdir.
Okur Takip Önerileri
Sosyal medya hesaplarına yüklediğiniz her bilginin sizi ölüme yaklaştırdığını düşünün... Kitabın arka kapak yazısı gayet güzel bir şekilde, ilk olayı baz alarak yazılmış ve olaylara güzel bir başlangıç yapıyor.
Yazarın dilini, kurgusunu, Dedektif Hunter’ı çok sevdim. Kitabı büyük bir keyifle okudum. Özellikle günümüzde sosyal medyanın şuursuzca kullanımına güzel bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Kitapta olaylar açığa çıktığında göreceksiniz(spoiler olmaması için söyleyemiyorum) günümüzdeki ciddi sorunlardan birine daha değiniyor.
Yazarın tüm kitaplarının puanı da goodreadste oldukça yüksek
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Mutlaka okuyun ve Hunter ile tanışın.
Seri sıralaması ve Goodreads puanlarını aşağıya bırakıyorum
0.5 The Hunter / 4.12
1. The Crucifix Killer / 4.25 — Haçlı Katil( Pegasus yayınları)
2. The Executioner / 4.39
3. The Night Stalker / 4.38
4. The Death Sculptor / 4.38
5. One By One / 4.48
6. An Evil Mind / 4.47
7. I am Death / 4.42
8. The Caller / 4.42 — Kanlı Selfie
9. Gallery Of The Death / 4.42
10. Hunting Evil / 4.60
Kitap ana karakterimiz Zara’nın fobileri ile başlıyor. Hem de bir sürü fobi...
Zara öz babası gibi sevdiği üvey babasını kaybedince bu acıyla başa çıkamayacak duruma gelmiştir ve annesini onu üvey babaannesinin yanına gönderir. Başta yeni ortamına alışamayan Zara bir süre sonra olayların ilginçleşmesiyle yeni maceralara atlar. .
.
Evettt, güzel bir konuya sahip olan bir kitap fakat konu iyi işlenememiş ve biraz geçiştirilmiş gibi geldi bana. Olaylar çok hızlıydı ve yeterli detaylar yok gibiydi. 14-18 yaş ve fantastik türe yeni başlayanlar zevk alabilirler fakat daha iyilerini okuyanları tatmin etmeyecektir
Kalp krizi sonucu ölen matematik öğretmeni Aslıhan’ın ölümünden sonra tekrar okula gelip ders anlatmaya başlaması ve öğrencileri Kenan, Atila ve Selim’in durumun garipliğini çevrelerine farkettirme çabaları... .
.
Kitap bu şekilde başlamakta ve bir çok mesaj içermekte. Çevresinde olup biten olaylara ilgisizleşen, robotlaşan, hayatlarını belirli işleyen düzen üzerine kuran insanoğluna eleştiri olarak yazılmış. .
.
Tek sıkıntı kısa olmasıydı, betimlemeler, karakter analizleri arttırılıp olay örgüsü genişletilebilirdi.
Şans verin derim. İnce bir kitap, çok fazla vaktinizi almayacaktır zaten.
Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam; Layana ailesine karşı isyanda bir klasik zengin kızı, Brant daha 20 yaşındayken teknoloji milyarderi olan bir dahi. Kitapta bu iki karakterimizin yaşadığı aşk, ve birden ortaya çıkan Lee karakteri ile işlerin karmaşıklaşması anlatılıyor.
Kitabın tüm konusu bu, peki bu klişe konu ile nasıl bu kadar yüksek puan almış olabilir. İşte o da kitabın içinde saklı.
Bana göre kitap türünün en iyi örneklerinden bir tanesiydi. Yazar klişe bir konudan vay be diyebileceğim bir kitap çıkartmış. Çok beğendim.
Kitabı ya çok sevenler ya da hiç sevmeyenler mevcut. Sevmeyenler genellikle yetişkin içerikli sahneler sebebiyle sevmediklerini belirtiyorlar. Ama kitabın gerek türü gerek kapağı gerekse arka kapak yazısı olsun bu tarz sahnelerin olacağını bangır bangır bağırıyor.
Bunun dışında kitapta sizi büyük bir şok bekliyor. Spoiler vermeden kitapla ilgili çok fazla bilgi vermek mümkün değil.
Kitabın bence tek zayıf yönü yazarın okuyucuya kurgu ile ilgili fazla detay vermesi oldu. Bu da kitabın sonunun tahmininin erken olmasına neden oldu. İyi tarafı ise olayı çok dallandırıp budaklandırmadan olayı açıklığa kavuşturması ve son kısımlarında sonrasında gelişen olayları anlatmasıydı. Bu türde kitaplar okumayı seviyorsanız kesinlikle tavsiyemdir. .
.
Kujo iri cüssesinden dolayı ilk bakışta insanı korkutan ama aksine uysal, akıllı ve sahiplerine sadık bir köpektir. Bir gün bir yarasa tarafından ısırılmasıyla hem onun hem de çevresindeki herkesin hayatı değişir. .
.
Yine yine yine güzel bir King kitabıydı.
Seri katil hikayesiyle başlayan, küçük Tad’in dolabındaki canavarla okuyucuya gerilim tohumları atan, sonrasında biraz durağanlaşan fakat son bölümlerde okuyucuyu kalbinden yaralayan bir kitaptı.
Biraz durağan ilerleme sebebi karakter ve mekanların az olmasından ve karakterlerin psikolojik analizlerine bolca yer verilmesinden kaynaklanıyordu. Analiz ve betimlemeler klasik kuduz köpek hikayesine farklı bir tat katıp King farkını ortaya koyuyor. .
.
Bir yandan hayran kalıp bir yandan da King’den nefret etmek nasıl bir duygu. Okuduğunuz zaman neden nefret ettiğimi anlayacaksınız. .
Bize bahşedilen en değerli organ beynimiz... düşünme yetimiz, hafızamız... Hastalıkları yenmemizdeki, hastalıklarla yaşamıza destek en büyük etkenler sevdiklerimiz ve bizi sevenlerin yanımızda olduğunu bilmek, hissetmektir.
Alzheimer ise öyle bir hastalık ki; en yakınımız bile bize yabancı olur gider, kendi düşüncelerimizin içinde hapsoluruz... .
.
Yazar öyle bir anlatmış ki Umut ve İz’in hikayesini, kendinizi onların yerine koymadan duramıyorsunuz. Bir Umut oluyorsunuz, bir de Umut’un İz’i... .
Velhasılıkelam biran önce okuyun derim İntihar Ormanlarını... .
.
9/10
Kitap 1993 senesinden başlayıp bizi 1981 senesinin Kolombiya’sına götürüyor. Mendellin Cartelinin iç yüzünü ve Pablo Escobar’ın uyuşturucu işine başladığı, ilerlediği dönemleri Genç polis memuru Gonzales, namıdiğer Jaguar’ın hikayesi üzerinden anlatıyor.
Diziyi de izlemeye başladığım için kitabı okurken zevk aldığımı söyleyebilirim. Gerçek hikaye üzerinden şekillendirilmiş bir kurguydu. Escobar’ın Polis teşkilatının içine nasıl sızdığı, nasıl bir gücü olduğunu yoldan sapmış bir polisin hikayesiyle gördük. İnsanlar üzerinde çok büyük etkisi olan bir karakter okuyunca ve izleyince neden bazı insanların sempati duyduğunu anlayabiliyorsunuz.
Dili benim için akıcı değildi okurken zorlandım bunun sebebi ise Latin isimleri, mekanlar yordu beni biraz. Aslında kolay okunabilecek bir kitapken okuma süremde uzamaya sebep oldu. Bunun dışında kurgu güzeldi. Fakat eksiklikleri, havada kalan kısımları vardı.
Hiç yanından ayrılmayan, escobar’ın sağ kolu, sol kolu, kuzeni Gustavo’nun kitabın başlarında neredeyse hiç ortalarda olmaması, sonlara doğru piyasaya kısa süre çıkması büyük eksiklikti.
Bir iki sıkıntı vardı çeviriden kaynaklı.
Örneğin; “ne yapıyorsun hermano?” Dipnot - hermano: kardeşim
Adamlar aralarında zaten ispanyolca konuşuyorlar. Ne yapıyorsun kısmı da zaten ispanyolca. Ama çevirmen özellikle bazı kelimeleri ispanyolca bırakmış alta dipnot düşmüş. Dipnotlu kitap okumayı sevmiyorum.
Bir de bir yerde “nevi şahsına münhasır” geçiyor. Başka kelime kullanılmıyor muydu da illa bunu kullanmak istedi çevirmen bilemiyorum.
Narcos dizisini izleyenler kitabı severek okuyacaktır. .
.
Ne söylesem, nasıl anlatsam tam anlatamayacakmışım gibi geldi hep.
Öncelikle kitabın kurgusu, yazılış tarzı benim en çok hoşuma giden şeydi.
Sahaf kokusu, eski plakların cazibesi, rakı masası, yapılan sohbetler, tespitler bir de öykü içindeki öyküler... Yazarın dili son derece akıcıydı, kitabın başlamasıyla bitmesi bir oldu. Bitirdiğiniz an ciddi anlamda emek verilerek yazılmış bir kitap olduğunu anlıyorsunuz. Kitap içinde, kitaptan parçalar anlatmak, kitap boyunca bir arada tutmak ve sonunda da bir bütün haline getirmek... .
.
Beni en çok etkileyen kibrit çöplerinin hikayesi oldu sanırım. .
.
Ben daha fazla anlatmayayım, siz de okumak için daha fazla bekletmeyin...
Polis teşkilatında katiller işledikleri suçların derecesine göre 25 seviyeye ayrılmıştır. Dünya’daki en tehlikeli katilleri avlamak üzere kurulmuş, resmi hiç bir sıfatı ve birimde çalışan ajan ve yetkililerin gizli tutulduğu özel bir birim olan Özel Durumlar Dairesi yeni bir katil tanımı yapmıştır. 26. Seviye.
Sqweegel standart bir yöntemi olmayan akıl almaz şekillerde cinayet işleyen her an heryerden çıkabilen bir seri katil. .
Kitap kan dondurur cinstendi. Ciddi anlamda polisiye-gerilim türünün hakkını veriyordu. Uzun zamandır bu kadar iyi bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum. Kitapta bir eksiklik varsa bile olayların etkisine kapılınca gözünüz başka bir şey görmüyor
Herkesin okuyabileceği bir kitap değil, +18, sert ve yok artık denilecek bölümler var. Bir iki bölüm beni fazlasıyla etkiledi. Lanet ettim resmen.
Ayrıca kitabın ilk dijital roman olma özelliği var. Bazı bölümlerin sonundaki şifreler ile sitesinden 2-3 dklık videoları da izleme imkanı sunuyor.
Bu türde kitap okumayı sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum.
Ama ama ama...
Şöyle bir durum var, sevgili yayınevi serinin devamını çevirmemiş ve kitap sonuca bağlanıyor fakat, 2 noktada havada kalıyor ve biraz sinir bozucu bu nedenle.
Benim hala umudum var inşallah bir gün çevirileceğine inanmak istiyorum
.
.
Öncelikle söylemen gerekirse felsefi şeyler okumaktan çok hoşlanmıyorum fakat yazar polisiye ile felsefeyi birleştirerek, dozunda tutmayı başarmış. Anlatmak isteklerini alaycı bir dille anlatmış olması keyifliydi. Türkçe’nin lastik bir dil oluşunu, nereye çekersen oraya gelir şeklini bir çok yerde kullanmış, özellikle argo tabirlerde.
Kitapta beni rahatsız eden özellikle başlardaki cinsellik içeren kısımlardı. O kısımlarda kullanılan dil, anlatım birazcık rahatsız etti. Kitabın ilerleyen kısımlarında ise sert anlatım kendini daha fazla Ayaz’ın alaycılığına bağladı ve beni de kitaba bağladı.
Klasik hep alışmışız mesleği bıraksa da meslek onu bırakmaz dediğimiz komiserlere. Ayazı da başta onlardan sandım
İlk bölümler biraz durağan olmasına rağmen ilerledikçe sürprizler sizi karşılıyor. Sonuna doğru iyice yok artık dedirtiyor. Türk polisiyesine farklı bir tat getiren yazarı tavsiye ediyorum. Ben de diğer kitaplarını kısa sürede okumaya çalışacağım. .
Julie 13 yaşındayken bir gece odasından kaçırılıyor. Anne, baba ve küçük kız kardeş için büyük bir yıkıma neden oluyor. Seneler sonra Julie bir gün sapasağlam kapıda beliriyor. Julie’nin annesi Anna mutlu olmasına rağmen içinde şüphe kırıntıları biriktirmeye başlıyor. Ansızın çıkıp gelen kız gerçekten Julie mi? .
.
Öncelikle yazar öyle bir konu seçmiş, öyle bir kurgulamış ki, okudukça içinize işleyecek, ciğerinizi dağlayacak bir kitap bekliyorsunuz. Baştan sona kadar kurgu çok iyi. Ama .. Ama ... Ama... Kitabı anlamak için büyük çaba sarfetmek gerekiyor. Yazar farklı bir anlatım, dil kullanayım derken kitabın duygusunu çekmiş almış. Etkileyiciliğini kaybetmiş. Bu durumda editör ve çevirmenin de katkısını görmezden gelmek mümkün değil tabiki.
Çok merak ettiğim ve beklentimin yüksek olduğu, beni etkileyeceğini düşündüğüm bir kitap olmasına rağmen, istediğim duyguyu yakalayamadım maalesef. .
Çok uzatmadan kısa bir yorum yapacağım. Kitap öncelikle genç yetişkin, polisiye - gizem türünde.
Kitapta biraz ilerlediğimde bana yine yabancı yayınlarından çıkmış, Tehlikeli Kızlar ve Bu Bizim Hikayemiz kitaplarını anımsattı.
Kitap kötü müydü? Hayır. Değildi türüne göre kurgusu da iyiydi ama öncesinde benzer iki kitabı okuyup çok beğenince, onlara göre biraz zayıf kaldı.
Sürekli polisiye okuyanları tatmin etmeyecektir fakat yeni başlayanlar için güzel bir kitap olacaktır. .
