Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.9
ece
ece
@Suanokur
İnstagram: suanokur
Psikoloji
17 Ocak
168 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Julia 4 gün sonra olacak olan düğünün gelinlik provasında babasının düğününe katılamayacağı haberini alır babasının geçerli bir sebebi vardırçünkğ kendisi artık hayatta değildir. Babasının cenazesi tam olarak evleneceği günde kalkacaktır. Düğün iptal olur. Babasının ölümünden bir süre sonra Julia'nın evine devasa bir kargo gelir. Bu kargoyla birlikte babasıyla olan hesaplaşları, eski aşkına olan seyahat.. Julia'yı çok ilginç bir seyahat beklemektedir üstelik hiç tahmin edemeyeceği biriyle!
Birbirimize söyleyemediğimiz onca şey 2022 favorilerime girdi. Kitabı çok beğendim herkese de tavsiye ediyorum. Babası yaşarken babasıyla olan ilişkisi pek de iyi olmayan Julian babası hayatını kaybettikten sonra babasıyla tekrardan tanışıyor, ilişkileri en baştan başlıyor.
Kitap 3 bölümden oluşuyor ve bu üç bölümde de anlatıcılarımız farklı: ilonka,peter, judit. Yaşananları bu 3 karakter sayesinde ayrı ayrı okuyoruz. Aşk, ilişkiler, hayat, sınıf farklılıkları, konuları bu kitapta yer alıyor. İlonka ve peter'ın evlilikleri tek taraflı aşk, birbirini suçlamalar, peter'ın ilişki boyunca ruhani bunalımlarıyla sürüp giderken ilonka peter'ın cüzdanında mor kurdele bulur ve onun peşine düşer..
En beğendiğim İlonka'nın bölümü oldu. Karakteri cok sevdim. Onun olduğu bölüm çok akıcıydı. Duugularından emin, ilişkinin sorumluluğunu alan biri..
Ayrıca kitabın anlatımına bayıldım yazar sanki karşısında onun sohbet ediyormuşuz gibi okuyucuya aktarmış. Bu kitabı bu kadar seveceğimi düşünmezdim doğrusu. İkonka'cıgım sen daha iyilerini hak ediyorsun❤
İzlanda’ya gidip Salka Valka’nın hayatına şahit oluyoruz. Yaşam konusunda biraz yetersiz kalmış olan Salka annesiyle yeni bir kasabaya gelir ve salka’nın yolculuğu başlar.
Salka hem çevresi tarafından hem annesi tarafından sürekli aşağılanan bir çocuktur. Annesi onu hep itip kakar, salka’dan sürekli bir memnuniyetsizliği varmış gibidir. Derslerinden ve bir çok şeyden mahrum kalan Salka bir gün ona bir şeyler öğretmeye çalışan Arnaldur ile tanışır...
Anne-kız ilişkileri, dönemin şartları, dönemde kadın olmanın zorlukları, ilk aşk, Arnaldur ile olan gel-gitli ilişkisi.. salka’nın hayatına şahit olmak çok hüzünlüydü..
Okur Takip Önerileri
“Bugün penceremde güneş parlıyor ve kalbim üzgün bir şekilde kente bakıyor çünkü sen gidiyorsun.”
Kitabı bitirmenin heyecanıyla ve büyünün bozulmaması için hemen paylaşmak istedim..Uzun zamandır bu kadar gerilim içeren sürükleyici bir roman okumamıştım. İlaç gibi geldi yenilendim. Bir sayfa daha bir sayfa daha diyerek ve kitabın içerisinde geçen porque te vas şarkısı eşliğinde kitabı bitirmiş bulundum. Kitabı anlatıp fazla spoiler vermek istemiyorum. Şu kadarını söylebilirim ki: Elinize uzun zaman önce yazılan bir mektup geçse ve mektup sizi bilinmeyen bir yolculuğa çıkartsa sonunda ne olacağını bilmediğiniz tünelin ucunda sizi neyin beklediğini bilmediğiniz..
“İyi kadın olmak zordur. İyi kadın kalmak daha da zordur. Kadınlar, erkeklere oranla, iyi kalmak için bile, daha fazla çaba sarf etmek zorundadırlar. Çünkü kadınların “seçilmek” gibi bir dertleri vardır. Hayatları boyunca, hep bir erkekler jurisinin karşısında çeşitli yarışmalara katılır ve “diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar
“Gözleri geçmişin hikayesini anlatmayı sürdürüyordu;şuradan buradan konuşarak yüksek sesle sürdürdükleri konuşmaların altında, bakışlarıyla takip ettikleri sessiz bir başka diyalog dönüyordu.”
Halası tarafından büyütülen Therese küçüklüğünden beri kuzeniyle evleneceğini biliyordu ve 21 yaşına geldiğinde bu evlilik gerçekleşti. Bu evlilik aşktan,sevgiden,saygıdan en azından Therese açısından çok uzak fakat merhamet,fedakarlık ve mecburiyet içeren bir evlilik. Bu evlilik sağlam bir zemine oturtulmadığı için bozulmaya başlıyor. Tek düzelikten,aşksız,sevgisiz evlilikten sıkılan Therese eşinden nefret etmeye başlar hatta onu görünce midesi bile bulanır. Hayatlarına eski yaşadıkları şehirden Laurent’in gelmesiyle olaylar gelişir..
Kitabın anlatımı,içeriği,çevirisi çok başarılı. Emile zola bu kitabı yazdığında çok fazla eleştiriye maruz kalmış kitabın 2.baskısında ise bu eleştirilere uzun uzun yanıtlar vermiş kitabın önsözünde.Kitapta bir suç var ve bu suçtan dolayı oluşan suç psikolojisi,vicdan azabını çok güzel işlemiş
“Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dili konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?”
Bay C. küçüklüğünde annesini kaybetmiş ve ona teyzesi bakmıştır. Teyzesini kimseyle paylaşamıyor çünkü sevgiye muhtaç biri ve sevgi ihtiyacını sadece teyzesinden görüyor. Babasıyla teyzesini uygunsuz bir şekilde basınca babasından nefret ediyor(ödipal kompleks) teyzesinden nefret edemiyor çünkü sevginin kaynağı teyze.
Şehir hayatından samimiyetsiz insanlardan çok sıkılmış biri toplumu değiştirmek istiyor fakat aslında kendisi de toplumsal normlara uygun olarak yaşıyor.
Küçükken kafasında oluşan simgelerden yani babası bıyıklı,bıyıklı insanlardan nefret ediyor.Teyzesiyle babasını uygunsuz şekilde görünce babasının teyzesinin bacaklarından övgüyle bahsetmesine şahit olmuştu ilerleyen zamanda kadın bacaklarına karşı bir hoşnutsuzluğu vardı.
Birlikte olmak istediği kadınları belli bir kalıba sokup,teyzesi gibi olmasını istiyordu.
İsminin Bay C. Olarak okuyucuya sunulması,Sanırım insanların ismini söylediğinde onun hakkında bi fikir sahibi olmasını istemiyor yusuf atılgan böyle düşünerek karakteri oluşturmuş olabilir.
“Mavi bir gecede kurduğu hayal siyah bir gecede son buldu.”
Halit Ziya, Ahmet Cemil karakterini oluştururken sanki olayları üçüncü bir kişi anlatmamış,Ahmet Cemil anlatmış gibi.
Batılı anlamda ilk Türk romanı olan bu eser Halit Ziya’nın müthiş tasvirleriyle,müthiş betimlemeleriyle okurlarına sunmuş. Öyle betimlemeler var ki insan bir süre sonra ben bu yazarı okumayı hak etmiyorum galiba oluyor.
Ahmet Cemil,Halit Ziya’nin Bihter’inden sonra en üzüldüğüm karakter olabilir.
