Zeyneb Öztürk

Zeyneb Öztürk
@SuedaReyyan
Darul Mihen'de Kimyayı Saadeti arıyor... Araf'ta gün sayıyor.. Yaprak topluyor, hayal kuruyor...
264 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonra şunu hissettim ki, Peygamber sevdalılarını okuyunca kendim adına hüzünlendim. Peygamberimiz'e olan sevgimi sorgulamama vesile oldu bu kitap. Talha Uğurluel o kadar güzel anlatmış ki, kendimi anlatılan mekan ve zamanda hissettim. Herkes o mübarek topraklara gitmek ister elbet ama kitabı okuyunca gönülden samimiyetle hayallerime girecek kadar gitmek istedim. Ve bence gitmeden herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Peygamber Efendimiz'i (sav) bukadar güzel anlatıp gönüllerde merakını ve sevgisini uyandırdığı için bu ahirzamanda, Rabbim'in yazarı dünya ve ukbada özel olarak lütüflandıracağını düşünüyorum acizane.. Bu mübarek Ramazan günlerinde aşka şevke vesile olacağını düşünerek gönülden tavsiye ediyorum:)
Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı
Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in HayatıTalha Uğurluel · Timaş Yayınları · 20151,136 okunma
Reklam
Zeyneb Öztürk tekrar paylaştı.
Efendimiz'in (s.a.v) kabrindeki yeşil türbeyi son kez restore ettiren kişi Sultan II. Mahmud'dur. İstanbul'dan projeyi yönetecek yetkililer gelir ama kubbe inşaatında kararsızdırlar. Onları tereddüde sevk eden şey, Efendimiz'in (s.a.v) mübarek huzurlarında, nasıl bir edep takınmaları gerektiği hususudur. Sonunda bir karar alınır ve kubbe inşaatında bulunurken hiç dünya kelamı konuşmazlar. Yani bir diğerinden tuğla isterken, "Bismillah" diyecektir, öbürü berikinden çekiç isterken "Lailaheillallah" diyecektir. İşte bu harikulade güzel kubbe, ecdadımızın bu hassas anlayışı ile inşa edilmiştir.
Zeyneb Öztürk tekrar paylaştı.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

Reader Follow Recommendations

See All
Peki ya eskiler, uçak ya da otobüsün olmadığı zamanlarda aylarca süren bir yolculukla Medine'ye gelenler, acaba şehre nasıl girmekte idiler? Eskilerin anlattığına göre, Medine'ye yaklaşan kervanlardaki yolcular şehre birkaç kilometre kala atlarıondan, develerinden iner ve yaya olarak şehre girerlermiş. Şehre girerlerken Kainatın Efendisi'ne (sav) duyulan saygıdan dolayı ayakkabılarını çıkarıp yalınayak yürüyenler bile olurmuş. Tekbirlerle, salavat ve dualarla adım adım ilerleyerek büyük bir tazim içerisinde Efendimiz'in mescidine ve türbesine varırlarmış.Tabi İbrahim Edhem Hazretleri gibi Medine'ye yaklaştıkça her bir adımda durup iki rekat namaz kılarak ilerleyenleri de unutmamak lazım. O en güzele yaklaşmak için eskiler nice güzel davranışta bulunmuşlar...
Peygamber Efendimiz(sav) kendisiyle karşılaştığında halini ve durumunu, 15 gündür burada beklediğini öğrenince hemen bu zaman zarfında ne yediğini sormuştur. EBÛ ZER sadece zemzem içtiğini söylemiştir. Bu hadise o günlerin sıkıntılı atmosferini anlatmasının yanında zemzemin ne niyetle içilirse o derde çare olduğunu göstermesi bakımından da hayli ibret vericidir.
Reklam
Atalarımızın bir hassasiyeti de kendilerini hep buraların hadimi olarak görmeleridir. Bir yere hâkimlik değil de, hadimlik yani hizmetçilik yapan hiç oraya hakimiyet sembolü olan bayrağını asar mı? Osmanlılar da öyle yapmış ve Yavuz Sultân Selim'den Sultân Abdülaziz'e kadar Mekke ve Medine' de kale burçlarına hiçbir zaman herhangi bir bayrak ya da sancak asmamışlardır. Çünkü buralar peygamber memleketidir.
Ebû Cehil'in bir zamanlar evinin olduğu yere bakıyor ve ne hikmetse buranın bugün umumi bir tuvalet haline gelmiş olduğunu görüyoruz. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken bir detay var ki o da Ebû Cehil'in evinin Kabe'ye hem Peygamberimiz' den hem de Hz.Ebubekir'den daha yakın olması. Demek ki bazen maddi yakınlık insana herhangi bir fazilet kazandırmıyormuş.
Zeyneb Öztürk tekrar paylaştı.
İslamiyet ne güzel bir din ki kadınlara verdiği değeri sa'y ibadetinde bile görmek mümkün. Her sene kaç milyon kişi, bir kadının verdiği mücadelenin anısına bir Hacer olabilmek, onun yaptıklarını yapabilmek için buralara geliyor. Halbuki Hz.Hacer'in siyahi bir köle olduğunu, Firavun'un onu, Hz. İbrahim'e verdiğini biliyoruz.Biz hac veya umrede sa'y ederken kölelikten peygamber hanımlığına çıkan bir hanımın koşuştuğu yoldan gidip geliyoruz.
240 syf.
6/10 puan verdi
Klasik bir cümle olacak ama; aşk kokan bir kitap.. Her sayfada, her paragrafta ve hatta her cümlede aşk .. Pervanenin şemm'e (sineğin muma), şemmin Leyla'ya, Leyla'nın Mecnun'a, yağmur damlasının buluta, bulutun toprağa, Ömer'in İstanbul'a aşkı.. Ve bölüm bölüm Yunus Emre'nin aşkı, Mevlana Hazretleri'nin aşkı, Şeyh Sadi Şirazi'nin aşkı.. Kitabı bitirdiğimde gördüğüm sineklere bile içindeki fıtri sevdayı görebilmek için farklı bakmaya başladım :) Yunus Emre'nin sarı papatya ile konuşması bilinir ya herkesçe..meğer ben anlamamışım bunu, okuyup da geçmişim, hissetmemişim...Ne kadar genişmiş gönlü ki, okurken aşkını ahirzaman kalbim çok zorlandı. Ek olarak, herkesin egosuna sevdalandığı, nefsine secde ettiği ahirzamanda, yazarın bir erkek olarak aşkı bu kadar ince hissedip, paylaşabilmesi beni çok şaşırttı. Niyayetinde Yunus Emre de, Mevlana da , Sadi Şirazi de cinsi-erkek lakin şaşırdım:) Son olarak, Yandık Elhamdülillah' ı, İskender Pala'nın Kitab-ı AŞK kitabına benzettim her nekadar edebi tarzı biraz farklı da olsa... Tasavvufi romanları sevenlere -Aşk-la okumalar...
Aşk İnanmakla Başlar
Aşk İnanmakla BaşlarFatih Duman · Nesil Yayınları · 2020347 okunma
Reklam
Demişti ki "Aşk canımı yakıyor, dert veriyor bana. Aşk'a uçarsam kanatlarım yanar." .... Lakin ben dedim ki o gönül erine "Aşk'a uçmazsan kanatların neye yanar" .... Şöyle Allah hakkı için; Aşk'a vardıktan sonra kanadı kim arar??...
15.6k öğeden 15.5k ile 15.5k arasındakiler gösteriliyor.