Elif Sümeyye Tuna

141 syf.
·
Puan vermedi
·
51 günde okudu
Şiddet ve Zihniyet
Şiddet ve ZihniyetHuriye Martı
10/10 · 4 okunma
Reklam
141 syf.
·
Puan vermedi
·
51 günde okudu
Şiddet olgusu geçmişte günümüzdeki gibi akademik çalışmalara konu olmamış, türlerine ayrılarak incelenmemişti. Fakat literatür incelendiğinde görülecektir ki İslâm'ın şiddeti önleme konusunda oldukça kapsamlı tavsiyeleri ve yaptırımları bulunmaktadır. Birbirine 'ihsan' ile muamele edebilen bireylerin ailelerinde ve ilişkilerinde şiddetin yerinin olamayacağı açıktır. Şiddete meyilli zihniyetin dönüşümü ve eğitilmesi, Vahyin tedrisatından geçmekle mümkündür. Huriye Martı hocamız kitabında aile içi merhametten söz ediyor. Şiddet ve aile kelimelerinin aynı cümlede dahi kullanılmasının, aile kurumunun hususi özelliklerine aykırı olacağını vurguluyor. Aile içi merhamet ise ailenin temel dinamiğini oluşturuyor. Aile huzurun, sekinetin, güvenin, bağlılığın, muhabbetin derinden hissedildiği, ahlaki olgunlaşma yolunda tohumların ekildiği yerdir. Kitabı tavsiye ederim :)
Şiddet ve Zihniyet
Şiddet ve ZihniyetHuriye Martı · Diyanet Vakfı Yayınları · 20224 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İffet; insanın zevklerini, hazlarını, zaaflarını disiplin altına alması, nefsî arzularını helal yollarla ve izin verilen ölçülerde karşılamasıdır. Heveslerine ve ihtiyaçlarına karşılık ararken kendisine, insanlara ve Allah'a karşı sorumlu olduğunu unutmamasıdır. İffet, nefis karşısında kişilikli bir duruş sergilemek, bu sayede onurlu bir hayat sürmektir. Aynı zamanda iffet "namus” yani "cinsel arzuların helal dairesinde ve kutlu amaçların aracı olarak kullanılmasıyla gerçekleşen erdem” şeklinde özel bir anlam da taşır.
İslam'ın temel referanslarında yer alan ifadeler doğru bağlam ve şartlarda okunduğunda; bu metinlerin söylendiği ve uygulandığı ortam dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında; maksat ve mecraya uygun bir açıdan bakıldığında görülecektir ki, kadına yönelik şiddeti benimsemiş bir düşüncenin, kendisine Kur'an'dan ve sahih sünnetten referans bulabilmesi imkânsızdır. Aksine vahyin dili, kadına yönelen cahiliye gaddarlığını ortadan kaldırmaya ve hukuku ikame etmeye yöneliktir.
Reklam
Ailenin Merhamete Olan İhtiyacı
Sabır, hoşgörü, merhamet, adalet, dürüstlük, vefa gibi ahlâkî erdemlere inanan ve bunları davranışlarına yansıtabilen bir kimse, problemlerinin çözümünde şiddet dışında yollar arayacaktır. Ama bu erdemleri bilmeyen, önemsemeyen ve davranışlanna yansıtamayan birisi, hayvanlar âleminde görülen içgüdüselliğe benzer şekilde çatışma anında öncelikle aklına değil gücüne başvuracaktır. Bu ise insanın zekâsına ve saygınlığına yakışmayan bir durumdur.
Ailenin Anlam Dünyası
Aileyi korumak, fırsatlarda olduğu kadar sıkıntılı anlarda da "ailenin menfaatlerini önceleyen" bir bakış geliştirmeyi gerektirir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.), kişinin ailesi için harcadığı her kuruşa sadaka ecri verileceğini bildirir ve ailesini tehlikelerden korumak için mücadele ederken ölenin şehit olacağını müjdeler. Onun "hayırlı insan” tasviri gayet açıktır: "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.'" Kişi şayet bencil, sorumsuz, hırslı ve arzularının peşinde koşan bir hayat anlayışına sahipse; aile bağlarının değerini görmezden geliyorsa; ailesini değil de kendi çıkarlarını önceliyorsa hayırlı mümin tasviriyle uyuşmuyor demektir.
Ön Söz
Bu çalışma, Resûl-i Ekrem'in (s.a.s.) nebevî mirasının en nadide parçalarından biri olan "aile içi merhameti” bir sabite olarak kabul etmekte ve merhamet ortamını zedeleyen her türlü şiddet eğilimiyle mücadeleyi hedeflemektedir. Bu mücadelenin temel mantığını ise gücünü dinî ve ahlâkî referanslardan alan bir "zihinsel dönüşüm” çabası oluşturmaktadır. Aile içinde bilhassa kadına, çocuğa ve yaşlıya yönelen şiddetin ne gibi zihniyet kalıplarından nemalandığını tespit ederek bu kalıpları Kur'an ve Sünnet eliyle ıslah etme gayreti güden çalışma, şiddet- zihniyet ilişkisini irdelemesi bakımından orijinaldir.
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu
Rasulüllah'ın İslam'a Davet MetoduAhmet Önkal
9.2/10 · 212 okunma
Reklam
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Hadis-i Şerif'te Hz. Peygamber, İsrail oğullarının birbirlerine düşmelerini ve lanetlenmelerinin sebebini gördükleri bir münkerden nehyetmemek olarak belirtiyor ve ümmetine ikazda bulunuyordu: "Ya zalime engel olursunuz ve onu hakka çekersiniz ya da bu durum sizin başınıza da gelir" sf. 37 Kitapta ilgili hiçbir mesele dışarıda bırakılmayarak detaylı bir şekilde 'İslama Davet' konusu anlatılıyor diyebiliriz. Bazen davetçi bazen davet edilen olarak okuyorsunuz ve her yönden etkileyici üslup, içerisinde bulunduğunuz İslam dairesine bir kere daha hamdetmenize sebep oluyor. İslam'ın insana hayat veren, hayatını anlamlandıran yönü, O'na olan daveti daha da kıymetlendiriyor. "İslâm daveti, davetçinin kendi şahsından başlayarak, suya atılan taşın etrafından hâlelenen halkalar misâli, sırasıyla ailesi ve akrabalarına, komşu ve yakınlarına intikal eden, önce müslümanları, sonra bütün bir insanlığı şümûlüne alan mukaddes bir vazife ve geniş anlamlı bir kelimedir; hayatın her safhasında ve sahasında cereyan eden bir hâdise, bir ibâdettir. O, İslâm'ın temel şartı ve esâsıdır." sf. 49 Kitap 1)Rasulullah'ın Davet Metodunun Yönleri 2) Mekke-Medine Davet Metoduna Genel Bakış 3) Rasulullah'tan Günümüze Davet konuları ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. İslam'ı daha iyi anlamak, yaşamak, anlatmak isteyenlerin okuması gereken bir kitap...
Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu
Rasulüllah'ın İslam'a Davet MetoduAhmet Önkal · Kitap Dünyası · 2006212 okunma
Bütün bir beşeriyetin hidayeti/ insanlığın saadeti için, Rasûlüllah'ın tebliğine vâris olan İslâm davetçileri, mutlaka Hz.Peygamber'in yolundan gitmek O'nun davet metotlarım bilmek ve tatbik etmek mecburiyetindedirler. Müslümanlar ve davetçiler için dinlerini ilgilendiren her hususta ve her zamanda Allah Rasûlüne itaat ve O'nun Sünnetine uyma farzdır. Kur'an-ı Kerim, Rasûlüllah'a itaatı emreder. Hz.Peygamber, ümmetine Kitab'ı ve Sünnetlini emir ve tavsiye buyurur. Zira Rasûlüllah'ta gerçekten güzel bir imtisal nümûnesi vardır. Şu halde müslümanlar ve İslâm davetçileri, Rasûlüllah'ın İslâm'a davet metodunu gayet iyi bilmeli ve hayatlarında, davetlerinde tatbik etmelidirler.
Sayfa 477Kitabı okudu
İslâm'a davet, kişinin kendi şahsından başlayarak, en yakın çevresinden itibaren merhale merhale bütün insanlığa kadar uzanan mukaddes bir vazifedir. Kur'an-ı Kerim'den, hadis-i şeriflerden ve İslâmî kaynaklardan aldığı bu mana muvacehesinde davetin şümûlüne şahsın nefsini ıslahı, çocuklarını terbiyesi, yakınlarının eğitimi ile ilgilenmesi, bir dostuna nasihati, bir iyilikte bulunuvermesi ve hayra teşviki, kötülüklere karşı bir tavır takınarak onları ortadan kaldırmaya gayret etmesi, bir gayr-i müslimin hidayeti için uğraşması, yeryüzünden fitne ve fesadın kalkması için İslâm ordusunda yer alması, kısacası gayr-i İslâmî bir hal ve durumdan İslâmî bir hal ve duruma geçişi sağlaması hep girmektedir. Bu geniş mana sebebiyle davetin cereyan edeceği sahayı kısıtlayıp dar tutmak doğru değildir. Davet, imanî konularda oldüğü gibi, ibadet ve muamelatta, ahlâkî prensiplerde de cârîdir ve Cenab-ı Hakk'ın bütün müslümanlara yüklediği bir mü kellefiyettir, bir mes'ûliyettir. İslâm davetinin temelini teşkil eden emr bi'l-ma'ruf nehy ani'l-münker'i îfa, İslâm ümmetinin vasfıdır ve Cenab-ı Hak tarafından bütün müslümanlara emredilmiştir. Emrin umumiliği sebebiyle bütün müslümanlar güçleri nispetinde ve bilgi sahibi oldukları konularda İslâm'a davet vazifesini yerine getirecekler, yetişkin bir davetçiler grubunun yapabileceği faaliyetlerde de, maddî ve manevî yönlerden onlara destek ve yardımcı olacaklar, tensip ettikleri davetçilerin İslâmî ölçüler dairesinde hareketlerini her an kontrol ederek davetin sıhhatle yapılmasını sağlayacaklardır.
Sayfa 475Kitabı okudu
Dua
Huneyn Ğazvesi esnasında Hz.Peygamber'in duası ile müslüman olan şahıs, kendisinin İslâm'a girmesine vesile olan mesut hadiseyi şöyle anlatıyor: Huneyn günü Rasûlüllah'la beraber harbe iştirak ettim; fakat müslüman olduğum ve Peygamber'i kabullendiğim için falan değil... Sadece Hevâzin'in Kureyş'e karşı asker toplaması ve savaş açması zoruma gitmişti. Muharebe esnasında Rasûlüllah'la beraber bulunurken dedim ki: "Ya Rasûlallah, ben, siyah-beyaz (ala) atlar görüyorum!” Buyurdu: "Şeybe! Müslümanların nusratına gelen bu atları ancak kâfirler görür.” Sonra elini sırtıma vurdu ve : "Ya Rabbi, Şeybe'ye hidayet ver.” diye dua etti. İkinci ve üçüncü defa vurup aynı şekilde duada bulundu. Üçüncüsünde elini sırtımdan kaldırdığı zaman yeryüzünde bana ondan daha sevimli bir başka şey daha yoktu.
Sayfa 394Kitabı okudu
219 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.