İnsanların bizden bir şey talep etmesi, genellikle kendi ihtiyaçlarımıza kulak vermediğimizin göstergesidir. Olayları daha net görebilmek için, talepkar insanları bakılacak bir ayna olarak kendimize çekebiliriz.
Duygularını bastıran kişi depresyona girer, ancak sorunları örtüktür. İnsanlar genellikle ona nasıl yardım edeceklerini bilmezler çünkü sorunun nerede veya ne olduğunu göremezler.
Hepimiz hata yaparız. Hayat bir öğrenme sürecidir. Alınacak derslerimiz olmasaydı burada olmazdık. Ne başkalarını ne de kendimizi yargılamaya hakkımız vardır.
Bilinçaltı içeriğe bakar. Bilinçse yapıya. Bu nedenle bilinçaltının tepkisel davranışları çoğunlukla sorun yaratır. Çünkü o yapıya değil içeriğe, yani görünene tepki vermektedir.
Hoş olanı görüyor olmak, ona tahammül ediyor olmak değildir, hoş olanı görüyor olmak karşındakinin güzelliğini gerçekten görmektir. Bir şeye tahammül ediyorsak aslında onun olumsuz tarafından bakıyoruzdur.
İçinde bulunduğumuz hali kabul edemediğimiz sürece savaşmaktan, mücadele etmekten ve isyandan alıkoyamayız kendimizi ve bu yüzden bir türlü yol kat edemeyiz. Sanki çitlerin arasına sıkışıp kalırız.