Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Taner durmaz

Taner durmaz
@Tanermusab
İnsanların vermediği huzuru veren kitaplar var
Ölülere üzülme Harry yaşayanlara üzül. En çok da sevgisiz yaşayanlara.
Reklam
beni yüzüstü gömün çünkü yeterince gördüm

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.
Sorarlarsa, ne iş yaptın bu dünyada? Diye rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum ve hiç birine çarpmadan geçtim aralarından."
Reklam
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda
Briony'nin iki gün içinde bir fırtına gibi kağıda döktüğü, uğruna kahvaltıyı ve öğle yemeğini kaçırdığı oyun: Afişleri, biletleri kendisi tasarlamış, katlanır bir paravanı yan yatırıp bilet gişesine dönüştürmüş, para kutusunu kırmızı krepon kağıdıyla kaplamıştı. Hazırlıklar tamamlanmış, geriye yalnızca bitmiş metnin üzerinde düşünmek ve Kuzey'den gelecek olan kuzenlerini beklemek kalmıştı.
Eee, ne olacak şimdi ha? "Ben vardım, yani Alex, yanımda da üç kankam, yani Pete, Georgie ve Dim, ki Dim cidden epey budalaydı ve Korova Sütbarı'nda oturmuş akşam ne yapacağımıza karar veriyorduk, arsız karanlık, buz gibi kış piçlik yapıyordu, ama yağmur yoktu
Stüdyo güllerin baygın kokusuyla doluydu; hafif yaz esintisi bahçedeki ağaçların arasında gezindiğinde açık kapıdan leylakların ağır kokusu ya da pembe çicek açmış diken ağaçlarının daha narin parfümü geliyordu
Alice, ırmağın kıyısında, ablasının yanı başında hiçbir şey yapmadan öylece oturmaktan sıkılmaya başlamıştı; ablasının okuduğu kitaba bir iki kez şöyle bir göz attı; ne ki kitapta ne bir resim vardı, ne de konuşma, 'İçinde resim ve konuşma olmayan bir kitap, ne işe yarar ki,' diye geçirdi aklından, Alice.
Reklam
İçinde bulunduğumuz yüzyılın daha yirmi yaşını doldurmamış olduğu sıralardaydı. Haziran ayında güneşli bir sabah, Miss Pinkerton'ın Chiswick Çıkmazı'ndaki özel kız okuluna, başı peruklu, şapkası üç köşeli, şişman bir arabacının saatte altı kilometre hızla sürdüğü, koşum takımları parıl parıl göz alan bir araba geldi
1801. İnsanlardan kaçan komşumu ve daha sonra başıma bir sürü iş açacak olan mal sahibimi ziyaretten yeni döndüm.
Kaçınılmaz bir şeydi: Acıbadem kokusu ona mutsuz aşkların yazgısını anımsatırdı hep. Doktor Juvenal Urbino, yıllardır kendisi için önemini yitirmiş bir olayla ilgilenmek üzere koşup geldiği, hâlâ alaca ışığa gömülü odaya girdiği an ayrımına vardı bunun. Antilli göçmen, harp malulü, çocuk fotoğrafçısı, satrançta en yufka yürekli rakibi, bir altın siyanürüyle belleğin işkencelerinden kurtarmıştı kendini.
İçine doğan tüm kötü hislere rağmen işlerimi kazasız belasız yoluna koyduğumu duyunca memnun olacağını tahmin ediyorum. Buraya dün geldim ve gelir gelmez de ilk işim, sevgili kardeşimi iyi olduğumdan, girişimimin başarıya ulaşacağına dair inancımın giderek güçlendiğinden haberdar etmek üzere kolları sıvamak oldu
Emma Woodhouse, güzel, zeki, varlıklı bir kızdı. Rahat bir evi, iyimser bir yaradılışı vardı. Böylece, dünyanın en büyük nimetlerine sahip sayılırdı; ömrünün şu ilk yirmi yılında pek az sıkıntı, üzüntü çekmişti.
511 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.