Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Tozlu Sayfaları

Tarihin Tozlu Sayfaları
@Tarihin_Tozlu_Sayfalari
Hayata siyah ya da beyaz olarak bakmamak lazımdır. Siyah neden siyah; beyaz ise neden beyazdır diye incelemek, araştırmak gerekir. Tek taraflı araştırma ise bir fikir uğruna argüman toplamaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
380 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ
Osmanlı İmparatorluğu Klasik ÇağHalil İnalcık
9.2/10 · 895 okunma
Reklam
Fakılar, Peygamber zamanından sonra çıkmış bütün âdetlere, İslâm'a aykırı "bid'at" ve bunları yapanlara kâfir damgası vurmakta idiler. Tütün, kahve ve her türlü türkü ve raksın şerîata aykırı olduğunu ilân etmişler, matematik ve aklî ilimlerin medrese eğitiminden kaldırılmasını istemişlerdir. IV.Murat, çocukluk çağı sona erdikten sonra (1632) padişah olarak iktidarını pekiştirmek isteğiyle, İslâm'ın savunucusu görünerek fakıların desteğini kazanmayı denemiştir. Tütün ve içki yasağı türünden yasaklar çıkarmış, bunlara uymayanları acımasızca cezalandırmıştır.
Sayfa 237Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Berlinghieri, Geografya'sını; Roberto Valturio ise De re Militari adlı önemli yapıtını Fâtih'e sunmayı arzu etmişlerdi. Giovanni-Maria Fielfo, Amyris adlı kasidesinde Fâtih'i övmüştür. Bütün bunlar, bazılarının onu bir Rönesans hükümdârı olarak görmesine neden olmuştur. Oysa bu, gerçekten uzak bir görüştür. Fâtih'in Hristiyan dünyaya ilgisinin tek sebebi, Roma ve İtalya fâtihi ve yöneticisi olma isteğidir. Fâtih, kültür bakımından tam bir Müslüman'dı.
Sayfa 233Kitabı okudu
Osmanlı Medreseleri
Osmanlı medreseleri iki büyük kategoriye ayrılırdı. Hâric medreseleri diye bilinen ilk kategori "bilginin temelleri" yani Arapça dilbilgisi ve sözdizimi, mantık, kelâm, astronomi, geometri ve belâgat öğretirdi. Dâhil denen ikinci kategori "ulûm-i Âliye" yani giriş düzeyinde Hidâye, orta düzeyde Taftâzânî'nin Telvîh'inden usûlü'l-fıkh, ileri düzeyde de Zemahşerî'nin Keşşâf'ından Kur'an tefsiri öğretirdi.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
Zaviye; kentlerde, daha çok uzak ve ıssız yol ve geçitlerde yolcuları barındırmak için bir şeyh ya da dervişin kurduğu bir hayır kurumudur. ... Zaviye üyeleri vergiden muaf oldukları için topraklarına yeni göçmenler akın eder ve orası bir Türk köyünün çekirdeği olurdu. ... Osmanlı İmparatorluğu güçlü, merkezi bir devlet olarak gelişince zaviyelerin çoğunu kaldırmıştır. Çünkü 16. yüzyıla gelindiğinde çoğu, halâ vergi muafiyetinden yararlanırken gerçek işlevlerini yitirmişti.
Sayfa 193Kitabı okudu
Bir Köprüden Kasabaya...
Osmanlı idaresi, Anadolu ve Balkanlar'da en çok köprü yapmış idaredir. Örneğin II.Murat, 1443'te Edirne yakınlarında Ergene Irmağı üzerinde 392 metre uzunluğunda, 174 kemerli büyük bir köprü yaptırmıştır. Yolcuları barındırmak ve yedirip içirmek için köprünün başına bir han, bir cami ve bir medrese yaptırmış; han ve köprünün bakım masraflarını da bir boza dükkânı, bir hamam ve başka dükkânların gelirleriyle karşılamıştır. Köprünün bakım ve korunması için hizmetleri karşılığında vergiden muaf tutulan ve çoğunluğu Türkmenlerden göçmen yerleştirilmiştir. Bu merkez çevresinde nüfus zamanla artmış ve Uzunköprü kasabası ortaya çıkmıştır.
Sayfa 190Kitabı okudu
İstanbul'un nüfusu, Osmanlı'nın fethinden önce 30-40 bin dolaylarına düşmüştü. Fetihten sonra Fatih, İslâm hukukuna göre askerlerinin kenti yağmalamasını - gönüllü teslim olmadığı için - engelleyememiş ancak gelecekteki başkentini olabildiğince az zarar görmüş durumda ele geçirmek istemiştir. Fethi izleyen yıllarda da İstanbul'u dünyanın en büyük başkentlerinden biri durumuna getirecek adımları attı.
Sayfa 181Kitabı okudu
416 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Eser Hakkında Düşüncelerim
Genel anlamda Kazım Karabekir'i severim. Milli mücadeleye desteği ve kattıklarıyla hak ettiği itibarı da görmediğini düşünenlerdenim. Cesaretine ve yaptıklarına bakınca da karakter olarak dürüstlüğüne şüphem yoktur. Fakat kitabında pek çok gerçeği gün yüzüne çıkarmakla beraber bazı bölümlerde meseleye duygusal yaklaştığını sezdim. Özellikle sonlarda patlattığı bombalarla adeta Mustafa Kemal Paşa'ya bütün ihalenin üstüne sonradan konan adam imajı çizmiş oldu. Farklı kaynakları okuyarak, karşılaştırma yaparak konuşan biriyimdir. Bu anlamda pek çok paşanın daha fazla ön plana çıkması gerektiğini düşündüğüm halde Atatürk için bu kadar itham biraz ağır geldi. Zira bu kadar fena bir insanın muhakkak süreç içinde de rahatsız edici tavırları olurdu ve tepeye çıkana kadar kendinden güçlü olanlar bir şekilde onu aşağı çekerdi diye düşünüyorum. Sonuç olarak bu abartılı gördüğüm kısımlar haricinde ufuk açıcı bir eser olduğunu söyleyebilirim. Zaten tarih okuyacak kişiler için yalan olduğuna emin olsak bile (bu sözüm bu eserle alâkalı değil ) bazı kaynakları okumak lazımdır. Zira yalanların bile suyunu sıkarak dönemin gerçeklerini süzmek mümkün olabilmektedir. Kazım Paşa'ya saygılarla...
İstiklal Harbimizin Esasları
İstiklal Harbimizin EsaslarıKazım Karabekir · Truva Yayınları · 2019125 okunma
Lozan'a murahhas göndermek gerekiyor. ... Bunun üzerine M.Kemal bana şunları söyledi. "Seni ancak ikinci murahhas olarak yollayabilirim. Birinci murahhas olarak İsmet Paşa'yı düşünüyorum. Böyle hareket etmemin sebebi de şudur: Sen daima kafa ile müstakil hareket edersin. İsmet ise emrimden çıkmaz.
Sayfa 387Kitabı okudu
Reklam
Ben Mustafa Kemal'e mukabil bir taarruz yapmasını teklif ve tavsiye ettim. Harekâtı harita üzerinde takip ediyordum. Böyle bir taarruzun gereğine inanmıştım. Fevzi Paşa benim düşüncemde idi. Fakat M.Kemal geri çekilme emri verdi. Bu emri Fevzi Paşa'nın tatbik etmesi gerekiyordu. Fakat Fevzi Paşa, M.Kemal'in fikrini kabul etmedi. Solunda bulunan Ömer Halis Paşa'nın da reyini alarak itiraz etti. M. Kemal bu itiraza kızdı ve Fevzi Paşa'ya hakaret etti. Kendisine "...softasın, askerlikten anlamazsın" dedi. Fevzi Paşa buna rağmen ricat etmedi. Bu esnada muharebe gelişti ve Fevzi Paşa'nın haklı olduğu ortaya çıktı. Sakarya Meydan Muharebesi'nin bütün şerefi Fevzi Paşa'ya aittir.
Sayfa 386Kitabı okudu
Ka'b İbni Zübeyr de Medine'ye gelip Müslüman olmuş ve İslam şairleri içine katılmıştır. Bu zat, Müslüman olmak için peygamberimizin huzuruna geldiğinde peygamberi öven bir kaside okumuş, Hz. Peygamber kasidede geçen ifadelerden çok memnun olmuş ve hırkasını çıkarıp Ka'b'ın omzuna koymuştur. İstanbul Topkapı Müzesi, Hırka-i Saadet dairesindeki hırka, o hırkadır.
Sayfa 376Kitabı okudu
Medine'ye hicret edilirken herkes gizli gizli çıkıp gitmişti. Hazreti Ömer ise açıktan hicret etti. Kılıcını kuşandı, yayını omzuna astı, oklarını eline aldı ve Kureyş reisleri Kâ'be avlusunda halka halka olmuş otururken Harem-i Şerif'e gitti. Kâ'be'yi 7 defa döndü, iki rekat namaz kıldı. Ondan sonra kâfirlerin reislerine "Yüzleriniz kara olsun." diye bedduâ ederken bir taraftan da onlara meydan okudu. O, öyle bir yiğitti ki, -Anasını ağlatmak, evladını yetim, karısını dul bırakmak isteyen kimse şu vâdinin arkasında karşıma çıksın, deyip Mekke'den çıktı. Kimse arkasından gitmeye cesaret gösteremedi.
Sayfa 258Kitabı okudu
Hz. Ömer de 40'ıncı kişi kladak Müslüman olunca onları alıp Harem-i Şerif'e götürdü. Cemaatle namaz kıldılar. Hz. Ebû Bekir'in arzu edip de yapamadığı iş şimdi yapılmış oluyordu. O gün Kureyş reisleri, - İşte şimdi topluluğumuz ikiye ayrıldı, dediler. Bu vesileyle Hz. Resûlullah, Hz. Ömer'e "Faruk" ismini verdi. "Faruk" ayırıcı manasına gelmektedir.
Sayfa 257Kitabı okudu
89 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.