Zamanla şiiri, dünya hakkında sahip olduğum tasavvurların yedeğinde ve beklentilerimin doğrultusunda yazamayacağımı anladım. Zihnimin işleyişini tamamen serbest bırakmalı, ortaya çıkan ne olursa onu bilinçle düzene sokmalıydım. Bu yönde yaptığım alıştırmalar beni «ilk çıkış» sözleriyle gerektiğinde «son düzenleme» düzeyinde yapılara ulaşabilecek kıvama getirdi. Gördüm ki şair oluşumu insan oluşuma ne kadar çok yakın kılabilirsem kendiliğinden dışa vurduklarımla, bilinçli bir çabayla seçtiklerim arasında yakınlık doğuyor. Yazdıklarım «yazmayı uygun bulduklarımdan» değil,«yazmam kaçınılmaz ve tabii olanlardan» meydana geliyor. Kaprislerimle değil, benim için de yazarken tanınır hale gelen isteklerimle yazıyorum. Nelerin istenebilir olduğunu tartıyorum.
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır.
Yalnız. Yalnız.
We ain't what we want to be, and we ain't what we’re going to be, but we ain't what we wuz.
Olmak istediğimiz şey henüz değiliz ve olacağımız şey de değiliz; ama artık biz olduğumuz şey de değiliz.