Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Emre U.

Emre U.
@Theulcay
İAÜ Radiology ️ İnstagram: theulcay
Neden bir maskeli balonun içine giriyor insanlar, hadi giriyorlar, neden maskesiz insanlar arıyorlar? Bir kadının ya da erkeğin adı geçtiğinde neden maaş, memleket, kıyafet, koku, araba, ayakkabı ve benzeri şeylerden başlıyor konuşmalar; hem önemli olan iç güzellik deyip hem özgüvenlerini tamamen şekilcilikle ölçenlerde ne büyük çelişki vardır, değil mi?
Reklam
Zaman hain bir avcıydı. İnsanların aciz anlarını bekliyor ve onlar farkındalıklarını uyutunca en sevdiklerini ellerinden alıyordu. Farkında olmak gerekiyordu, kainatta insan için parıldayan her ruhun, insan için solunan her nefesin farkında olmak gerekiyordu. Geç kalmamak düşüyordu insanın payına ya da erken varmamak
Sayfa 67 - indigo kitapKitabı okudu
Gidenler neyse de, kalana, o gidişten önce her şey mükemmel görünürdü. Gidenler, her şey o kadar derki toplu iken gitmişlerdi ki, insanın olanlardan sonra dağınıklığı hep bu yüzdendi. İnsanın düzeni hep son, kaosu hep başlangıç bilişi bu yüzdendi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Unutulmayan şey, ilk aşklar değil, ilk vedalardı. Öyle çaresiz vedalar vardı ki, onlar insanların her zaman bilinçaltında yer ediyor, her yeni başlangıçta bu çaresiz vedaya mecbur kalınacağını hissettiriyordu.
Hepimiz ay gibiyiz, dünyaya yüzeyimizin sadece bir kısmını gösteriyoruz ama asla kürenin tamamını değil. Çoğumuz bütün yusyuvarlak benliğimizi anlayacak kimseyle tanışmıyoruz. Ben insanlara sadece idrak edebileceklerini düşündüğüm minik bir parçamı gösteriyorum. Başkalarına başka parçalar gösteriyorum. Ama her zaman kendime sakladığım karanlık bir yüzey var.
Sayfa 78 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kimse hayatını iki paralel yolda yaşadığını iddia etmek istemez ama hepimiz birden fazla hayat yaşarız, biri diğerinin altına sıkışmıştır ya da hemen yanı başındadır. Bazı hayatlar sıralarını beklerler çünkü hiç yaşanmamışlardır, bazıları daha miadını dolduramadan yok olur, başkaları ise yeterince yaşanmadıkları için tekrar yaşanmayı bekler...
Sayfa 45 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Bir ömür boyu hayat arkadaşın olmuş bir insan, hastalığı nedeniyle acı çekerken, tek başına eriyip giderken, birileri senin " hiç kimse" olduğunu söylediği için, bir bekleme salonuna ziyaretçi olarak atılman diye bir şey artık olmamalı. Artık orada, bir doktorun ya da bir hastabakıcının duyarlı davranmasını ummaktan başka yapabileceğin bir şey olmadan, üzüntü içinde kendini yiyip bitirirken, onu her zaman yargılamış olan ailesi gelir; seni, toplumca reddedilen biri olarak gördüğü için yukarıdan aşağı süzerek önünden geçer...
Sayfa 104Kitabı okudu
Tüm yetişkinlerin kötü hikayeleri vardır ve hikaye ne kadar kötüyse o kadar az konuşulur. Bir insanın gerçekten kederli olduğunu bu şekilde anlayabilirsiniz. Kendilerini dinleyen herkese ağlayıp acıklı hikayelerini anlatıyorlarsa bilin ki aslında hiçbir şeyleri yoktur. Ya da en azından önemli bir şeyleri yoktur. Ama insanların gerçekten canını yakan şeyler, kaplerini parçalayan asıl şeyler... İşte bunlar hiçbir zaman konuşmadıklarıdır.
Sayfa 9 - Parodi YayıncılıkKitabı okudu
Genellikle çocukken yaptığınız konuşmaları unutmazsınız. O zaman bunu pek fazla düşünmeseniz de yıllar geçtikçe, kendini sanki daha dün olmuş gibi net bir şekilde hatırlatıp dururlar.
Sayfa 8 - Parodi YayıncılıkKitabı okudu
“İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.”
Reklam
Alınması çok güç kararlar vardır ama eğer seçimlerinde sana rehberlik eden sadece aklın değil yüreğinse, içini ferah tut; asla pişmanlık duymaz, fikir değiştirmezsin. Önemli olan hangi yanınla düşündüğündür.
Sayfa 221Kitabı okudu
Birbiri için yaratılmış iki insanın karşılaşması o kadar güç ki! Dünya yanlış kişiye aşık olan, yalnız kalan, acı çeken, buruk gözyaşı döken mutsuz insanlarla dolu. Aşkın tadını bildiklerini sanırlar oysa sadece silik bir taklidini tatmışlardır.
Kavga etmiştik. Nedenini hatırlamıyorum bile. Hep böyle olur zaten. En derin bağlar önemsiz şeyler yüzünden kopabilir. Düşünmeden söylenen önemsiz bir sözcük, anlık bir sinir boşalması, ses tonunda küçük bir değişiklik ya da sana yöneltilmediğini düşündüğün ve bir saniye öncesine kadar emin olduğun şeylerden kuşkulanmana yol açan bir bakış yüzünden.
Çaresizlik en büyük prangasıydı insanın. Kurtulmak için uğraşır, çabalar... Sonucunda ise prangaların oluşturduğu acıdan başka şey kalmazdı elinde. Bileklerine baktığın da gördüğü, kanayan yaralardan ibaret değil, yaptıklarının bedeli olan birer mühürdüler adeta.
Sayfa 97 - EphesusKitabı okudu
An gelir, ruhum kavuşur ruhuna Dudaklarımda bir tebessüm Mutluluğa kucak açarım Sonra bir an gelir Bir uçurtmanın ucuna bağlarım kalbimi Peşimde düzinelerce kelebekle Göğsüne düşerim Öperim ruhunu dudaklarından Küçük bir çocuk gibi kollarında huzuru beklerim
Sayfa 333Kitabı okudu
Günler geçer, yağmurlar diner, güneş batar, bir şeyler olur ve bazı insanlar ne olup bittiğini farketmez. Hayat bu, yaşanır. Acılar çekilir, gözyaşları akıtılır, eller titrer ve bazı insanlar olup biten her şeye yalnızca dışarıdan bakıp "Neden" der. İçinde bir savaş kopar; oysa dışında tek bir saç telin bile titremiyordur. Bazı sarsılışlar kıpırdamadan yaşanabilir çünkü. Bazı doğal afetler içte yaşanır, bazı yıkımlar içe doğru olur. Her şey dışarıda değildir, herşey somut olmak zorunda değildir. Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur... Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez.
Reklam
Bir an var, minicik bir an. Tetiği çekmeye karar verme ile ölümün gelmesi arasında sadece sen, o ve almak üzere olduğun herşey var. Çok ağır. Sonsuza dek sürüyor.
Sayfa 248Kitabı okudu
Cam yüreklerinizi kırmasın kimsecikler. Boşluğa attığınız adımlarınız lacivert, baktığınız gökyüzü hep aydınlık olsun. Açın ellerinizi, gökyüzü ile ufuk noktasının birleştiği o çizgide dans eden bir akrobat olduğunuzu hayal edin! Aman ha, sakın düşmeyin! Gözünüzü almasın güneşin muhteşem parlaklığı. Bazen kandırıcı olabiliyor o aydınlıklar. Ayndıklık gösterip kendini, zifiri karanlığa çekebiliyor bazen. Küçücük bir papatyanın, rüzgarlı bir günde sarıldığı gibi sarılın o çizgiye...
Sayfa 76 - EphesusKitabı okudu
Şöyle elimizi uzatsak, tutabilsek yıldızları... Harika olmaz mı?
Sayfa 397 - İndigo KitapKitabı okudu
O gün bana 'Sinemaya gidelim mi?' diye sordu. Kilometrelerce öteden, şehirlerce, denizlerce uzağımdan... Yanımdaki insanlar görmezken beni, o bana imkansız olduğunu bile bile 'Sinemeya gidelim mi?' dedi...
Sayfa 51 - İndigo KitapKitabı okudu
Unutma, herkes gittiğinde bile ruhun seninle kalacak... Senin en yakın arkadaşın, en daimi ailen sensin...
Sayfa 69 - İndigo Kitap.Kitabı okudu
İnanın bana, birinin yanınızda olmasına ne kadar ihtiyacınız varsa onu yanınızda o kadar kolay hayal ediyordunuz. Bunu siz de çok iyi bilirsiniz, çünkü ben hepinizin hayallerini biliyorum... Hiçbiriniz o hayaller de yalnız değilsiniz. Ve hayal ettikçe gerçekte de yalnız olmayacaksınız...
Sayfa 96 - İndigo Kitap.Kitabı okudu
Reklam
Çaresi engellenmiş çaresizliklerin dehşetindeydi insanlık
Sayfa 337 - Destek YayıneviKitabı okudu
Bu bir avuç insan olmasa gezegenin evrime kapatılmış olduğuna yemin edebilirdi ama bunca pisliğin, beyin yıknamışlığın, algı yönetiminin, normalleşen kötülüğün içinde yine de gerçekte neyin önemli olduğunu unutmayanların olması mucizesi, sayıları bir avuç olsa da küçümsenemezdi.
Sayfa 330 - Destek YayıneviKitabı okudu
İnsansılar acıdıkları şeylere bakarken tatmin olup zevk alacak kadar tuhaflardı
Sayfa 328 - Destek YayıneviKitabı okudu
Hayatta herşeyin bir sonu vardı, en köklü egemenliklerin, en köklü fikirlerin, en bitmez tükenmez savaşların, en yıkılmaz binaların, en merhametsiz düşüncelerin hatta güneşlerin, evrenlerin bile sonu vardı... sonlanmayan tek şey dönüşümdü. Var olan herşey dönüşebildikleri, varoluşun yaşamı her koşulda destekleyen ana düşüncesine uyum sağlayabildikleri kadar sonsuzluğa yakındılar çünkü yaşamın kendisi değişik bedenlerde, formlarda akmaya devam ederken asla tükenmez, sadece şekil değiştirirdi. Şekil değiştirmek yaşamın kendini deneyimlemesiydi ve yaşamın sonsuzluğu en basit haliyle deneyimden gelirdi. Deneyimi engelleyen, dönüşüme itiraz eden varoluşu hak edemezdi.
Sayfa 321 - Destek YayıneviKitabı okudu
Bir canlı nasıl eğlenebilirdi başka bir canlının acısıyla! Biri acırken diğeri nasıl o acıyı hissetmezdi!
Sayfa 303 - Destek YayıneviKitabı okudu
İnsansıların girdikleri ilişkilerle bile birbirlerine gösteriş yapacak kadar yalnız yaratıklar olduklarını bilecek kadar iyi tanımıyordu henüz onları.
Sayfa 296 - Destek yayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir varlığa seçenekleri olduğunu, hayatın olasılıklar içinde var olduğunu göstermek onu özgürleştirmekti
Sayfa 292 - Destek yayıneviKitabı okudu