Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

AB

AB
@Tremors
*Kanal ve sayfalara abone olmuyorum.
Hekimlikten de bahsedelim: Osmanlı'da hekim hastaya gider, fakir hastayı tedaviden imtina edemezdi. Fakir insanların hekimlik yapması doğru görülmezdi. Bu onların hastalıkla değil maişetle uğraşmaya kapılmaları tehlikesindendi. Hekim hastasını ziyaret etmek hastalığın seyri hakkında bilgi edinmek hususunda titiz davranırdı. Hekimlik, Allah'ın hikmet verdiği kimse şeklinde kabul edilir, saygı duyulurdu.
Sayfa 119 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Tıptaki gelişmelerin insan ömrünün (ortalama ömür) yükselmesine hizmet ettiği iddiası da gerçek sayılamaz. Bu hususta tıbbın nefesinin ve refakatinin etkisinden uzak durmuş pek çok insanın, tipla yaşayan 'sağlıklı' insanı kıskandıracak bir ömrü bulabildiğine Anadolu toprakları şahitlik eder.
Sayfa 118 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bıçağı hayvan boğazlamak için kullanabildiğiniz gibi, ekmek doğramak, balık temizlemek, ip kesmek, ağaç dalından ok yontmak ve tabii ki adam öldürmek için kullanabilmeniz mümkündü. Eşyanın çok amaçlı kullanımına fırsat verilmiş bulunması, bireylerin de eşyayı kullanırken iki yoldan birini (hayr ve şer) seçmelerine imkan veriyordu.
Sayfa 116 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa gerçek şu ki teknoloji askeri niyetlerin sivilleştirilmiş halidir.
Sayfa 115 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Ne diyordu ayet-i celile;
"Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa..." 🗯 İşittik de, kavrayabildik mi?
Reklam
Sanayi toplumu tasarımı, işbölümü uzmanlaşması ile geçmiş dönemin kölelik düzenlemesini yeniden kurmuş, bulunuyor. Modern zamanların köleliği yıktığı bir zandır. Hobbes, servet iktidar demektir, diyordu. Serveti olmayanlar iktidar olamayacak, yani iktidarın istemi doğrultusunda yönlendirileceklerdi. Böylece işe kırbaçlarla götürülen paryalarla çalar saatin çığlıklarıyla yola koyulan müstahdemler arasında bir fark görmediğimizi vurgulamış olmaktayız.
Sayfa 99 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Burjuva devriminin toprak kölelerini 'azat' etmesi sahtekârlıktı. İşsiz kalan köylü, emeğini burjuvalara âz bir paraya satarak yaşamaya koşullanacağı bir yapıya sürüklendi.
Sayfa 98 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Dinler tacirlerin ticaretini, kölelerin köleliklerini, imparatorların iktidarlarını bozarak gelip; herkesin her an zengin-fakir, yöneten-yönetilen, cehdeden-ilm tahsil eden insanlar olmalarına fırsat kazanmalarını sağladı. Kısaca dinler hiçbir zaman asgari hayat düzeyi belirleyip insanları bu düzeyde yaşamayı başarmalarına terketmedi.
Sayfa 98 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bilginin, batının (kapitalizmin) tüm dünyayı kendine benzetme çabaları nedeniyle batılılaştığı bir süreç yaşıyoruz. Yılık kişi başırna 3000 Amerikan Dolarına bilgisayar, internet, telefon, kitap, yayın, TV üzerinden bilgi ağına katılabilmekten söz ediliyor. Bilgi parayla elde edilebilen bir gücü ifade ediyor. Oysa dünya nüfusunun çok büyük kısmının senelik geliri bu meblağın altında kalıyor. Bilgiye ulaşmak sınırlı bir zümrenin ayrıcalığı haline gelmiş bulunuyor. Batılı bilgiyi kullanmak geri kalmış toplumların ekonomik refahını ve toplumsal huzurunu sağlamaktan uzak görünüyor. Üçyüz yıl süren Batı takipçiliği kısmi bir zenginlik sağlamış olmanın ötesinde değil. Kalkınma düşleri görülmeye devam ediliyor. Bütün pis, zahmetli, külfeti nimetinden fazla olan sanayi kolları (çelik imāli, otomobil, altın arama, reaktör inşaı, doğalgaz ve petrol rafine işlemleri vs.) sanayinin merkezi sayılan ülkelerden çevre ülkelere aktarılıyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bilgi, bilme eyleminin izleği mânasında değil, bir iktisadî aygıtın işleyişi için değer kazanıyor. Kredi kartlarınızla alış verişlerinizi, pasaportunuzla seyahat ilişkilerinizi, telefon faturanızla arkadaşlarınızı, bunların hepsiyle ise ideoloji/din ve zihniyetinizi tesbit eden büyük bir aygıtın sayısal birimine dönüşülüyor.
Sayfa 93 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Osmanlı toplumuna belediye kurumu girdiğinde mahalle teşkilatını yıkarak yerleşti. Belediyelerin Avrupa'da burjuvaların yönetim biçimi olduğunu yukarıda Durkheim'den naklen vermiştik. Mahalle, sınıf esasına göre kurulmuş birlik değildir.
Sayfa 91 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. Çeviren:
Can Yücel
Can Yücel
📌
William Shakespeare
William Shakespeare
Gazeteciler vukuatı görüntülemeyi, trafikçiler kazaya uğramış kazazedeyi yol kenarına çekip trafiği düzenlemeyi, bankacılar haksız yere faiz toplamayı, avukatlar suçluları savunmayı, bakıcılar başkalarına ait hasta çocuk ve yaşlılara hizmet etmeyi sürdürüyorlar; oysa aynı durumun başlarına gelmesini istemezlerdi. Meslekler insanın yalnız kalıp düşündüğünde yapmayı vicdanının reddettiği şeylerin aksi istikametindeki davranışların kutsallaşmasını sağlıyor. Buyurgan ve otoriteryan birliktelikler kuruyor.
Sayfa 86 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Ahlaklılık, bir cemiyete bir gruba bağlılıktan ibarettir. Cemiyet ahlakın gayesi, kurucusu veya yapıcısıdır. Şahsi gayelerin ahlâk değeri yoktur.
Sayfa 86 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
14bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.