- "Çelişkili gibi dursa da, esası itibariyle aynı fenomenin tamamlayıcı unsurları olmaktan ibaret liberalizm, sosyalizm birlikteliğinin ferdi özgürleştirme adına siyasî, içtimaî, ve ahlâkî düzeni akla, bilime ve mihraksız tüme varım etrafında şekillenen bir tartışma zeminine dayandırma girişimi; tek kural olarak her türlü eleştiriye açık bireysel inanç ve tek cezalandırıcı olarak ceza yasalarının kabulünü esas alan, hakikati dinin dışında arayan anlayışın kaynakları kurudu ve insanı tanrıya bağlayan bağlardan koparan iktidar anlayışını geçerli tek özgürlük olarak algılayan matematikçi akıl duvara dayandı. Sivil toplum, bireysel haklar ve özgürlükler, özel alan, kamusal alan gibi, tabiî konumlarının ötesinde hiçbir zaman sahip olmadıkları bir muhtevaya büründürülen, esas gayesi itibariyle toplumun cehaletini düzenleme ve onu fiziki bir güç konumuna yükseltmekten ibaret kavramlar ve bu bağlamda demokrasinin sorunlu geleceğini yeniden tanımlama saikiyle fert ve toplum üzerine tutulan ışık değiştikçe, maddî-manevî tüm farklılıkları içinde toplumu bir arada tutan tılsım da bozuldu. Demokratik siyasetin konusu ve hedefleri doğrultusunda, kendi başıboş istek ve amaçlarının hükmü altına sokulan; “gönüllü köleliği” benimseyen fert, problemleriyle baş başa ve yapayalnız kaldı.
(Mevlüt Koç, -Öngörülemezlik-Tümlenemezlik- Aylık Dergisi 98. Sayı, Eylül 2012'den iktibas barandergisi.net, Yayınlama tarihi: 15.04.2024)
- "Günümüzde modern Batı Felsefesi’nin dinî söylemleri aklın diline, laikleştirilmiş kavramlara tahvil etme çabası; “dinden sonra dinsellik”, “Dünyevî Mutlak” arayışları, dinleri demokrasi değerleriyle birleştirme, dini kendi kendisinin eleştirmeni haline getirme girişimidir. Ne var ki kutsalın çekim gücünden kurtulan modern insanın, çaresizliğin hazin itirafı hâlinde sığındığı müzik, eğlence, spor, uyuşturucu v.b. şeylerde, sınırsız bir zevk peşinde doyum araması; daha mücerred bir dünyaya geçme ihtiyacının tezahürüdür. Zira insan şuurunda olsa da olmasa da netice itibariyle aradığı, Allah’tır..."
(Mevlüt Koç, -Öngörülemezlik-Tümlenemezlik- Aylık Dergisi 98. Sayı, Eylül 2012'den iktibas barandergisi.net, Yayınlama tarihi: 15.04.2024)
- "Ferd, içine doğduğu “çevre”nin insanıdır. Çevresini, dünya görüşüne, varlık ve kâinat anlayışına uygun bir biçimde değiştirir, dönüştürür ve yeniden düzenler. Hayatı, sanatın içinden yaşayabildiği nisbette de arınır, yenilenir ve teslimiyeti güzelleşir. Düşünceyi, tutkuyu kelimelerde, biçimlerde yakalama ve yansıtma istidadı kazanır. Elindeki malzemeyi yoğurur biçimlendirir, kalıba döker ve yeni bir dile dönüştürür. Sanat eserini anlamak da bu dili anlamakla mümkün olur...
(Mevlüt Koç, "Hayatın kökeni sırdır, sır idraki güzellik idrakidir",Aylık Dergisi 155. Sayı, Temmuz 2017'den iktibas, barandergisi.net, 15 Mart 2024)
- "(...)Modern sanatın büyük ustaları gibi; kendisini ilahî bir konuma yerleştirip, her şey akılla kavranabileceği tezinden hareketle, kendi metafiziğini yaratma arayışına giren sanatçının eline geçecek olansa, sadece ham bir hayaldir! Eserden hareketle “müessir”e ulaşamayan sanatçının ilham, idrâk ve keşif yolları kapalı demektir. Eserleri, nankörlüğün nişanesi olmaktan öte bir anlam taşımaz..."
(Mevlüt Koç, "Hayatın kökeni sırdır, sır idraki güzellik idrakidir",Aylık Dergisi 155. Sayı, Temmuz 2017'den iktibas, barandergisi.net, 15 Mart 2024)
- "(...) Allah ile insan arasındaki ilişki, bir ibadet ilişkisidir. Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin bildirdiğine göre; “ibadet sanattır.” Sanat ise biçimlendirilmiş zamandır. Dahası, Allah, inancın gıdası olan amellerin suretlerini inşa etmeyi mü’minlere emretmiştir. Dolayısıyla Müslüman, sanatkârane davranmak, bütün bir hayatı sanat faaliyetine dönüştürmekle yükümlü olandır. Ve bu hâl, imanın ileri bir derecesidir. Bu sebeple de Peygamberlerin ve sıddıkların makamı olarak görülmüştür. Zira bu makamda zevken idrak tamdır..."
(Mevlüt Koç, "Hayatın kökeni sırdır, sır idraki güzellik idrakidir",Aylık Dergisi 155. Sayı, Temmuz 2017'den iktibas, barandergisi.net, 15 Mart 2024)