Kendimi doğruya, ağır hastanın ölüm tehlikesi de taşıyan acı bir ilaca alıştırdığı gibi alıştırıyorum; belki beni öldürecek bu doğrular ama belki de yardım edecek; aslında kaybedecek bir şeyim yok.
Zaman büyük bir duyarsızlaştırıcıdır, bazen yaralar tümüyle iyileşmiş gibi görünür ama çok sonraları, on beş yirmi yıl sonra şaşırtıcı biçimde “nedensiz yere” kanar ve katlanılamaz derecede ağrır, sonra yine uyuşur.