Herkes neden birbirini kırıyor biliyor musunuz? Hayallerinin kırılmasını önlemek için...
Ve bundan korktukça sağırlaşıyor, körleşiyor, duyarsızlaşıyoruz.
Ölümlere, yıkımlara, acılara karşı duvar gibi bir kayıtsızlık geliştiriyoruz.
Adına toplum denen gövdesi büyük, beyni küçük bir yığında kaybolup gidiyoruz. Yalan üstüne yalan uyduruyor; yalan üstüne yalan dinliyoruz.
Neden? Hayallerimiz sürsün diye...
E.M. Cioran” Avamı hayal kırıklığına uğramayı reddedişi kadar hiçbir şey ele vermez” demişti. Doğru söze ne denir! Başarısız bir politikacı 30-40 yıl siyaset sahnesinde tutmakta direnen “hayalci” halklardan biri olduğumuzu göz önüne alırsak, durum ne kadar açık, değil mi?
Asıl sorulması gereken soru bu değil mi?Kendi ayaklarınızın üzerinde duruyorsunuz, güzel de, peki nereye basıyorsunuz? Bastığınız yere, üzerinde durduğunuz şeye iyice baktınız mı?
Çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez, kahramanlarını kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi.