Mahmut TOZKOPARAN

Mahmut TOZKOPARAN
@Tzkprn
Lisans Öğrencisi
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Balat/Fatih/İstanbul
11 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Galata köprüsünün altından geçerek Roma'nın ve Osmanlı'nın limanı olan Haliç'ten çıkacağız ve halk arasında kullanıldığı anlamıyla 'Boğaziçi'ne doğru yola döküleceğiz. Bu sırada solumuzdaki Galata Kulesi, her zamanki gibi manzaraya hâkim. Ama biliyoruz ki Galata Kulesi daha önceden burada tek başına durmuyordu. Cenevizliler tarafından inşa edilen Galata surlarındaki kulelerin en görkemlisi olarak yükselmekteydi. Yaklaşık olarak Azapkapı ile Tophane arasında, denize yakın bir sur hattı vardı. Surlar her iki taraftan kara yönüne doğru çıkmakta ve birbirine kavuşmaktaydı.
Sayfa 34 - Timaş 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
Doğal güzelliğiyle de stratejik konumuyla da böylesine bir odak haline gelen Boğaziçi'nin yalnız kalma sorunu hiç olmamış, günümüze değin hem kendisi hem de en güneyinde bulunan dünya kenti İstanbul nedeniyle her zaman arzulanmış. Bu arzu bazen askeri, bazen de ticari çıkarlardan kaynaklanmış; bazen de güzel bir yerde barınma veya hoşça zaman geçirme isteği şeklinde tezahür etmiştir.
Sayfa 16 - Timaş 2. BaskıKitabı okudu
Başka İstanbul olmadığını söylerler; bu şehre otuz yıldır, önce iş İşgüzar bürokratların, sonra da güzellikten nasibini alamamış hırslı kişiler ve kuruluşların diktiği çirkin binalara ses çıkarmadılar. Betonarme vandalizmi eski eserleri tahrip etti veya örttü, park yerleri bırakmadı, yeşillikleri yuttu. Lüks apartman dairelerinde oturanlar bile sokakları çamur deryasına, önlerindeki Körfez kanalizasyona dönüştükçe, sadece "belediyenin bakmadığından" yakındılar. Belediyeden önce mahalleli ve şehirli olarak kendilerinin yapması gereken şeyler olduğunu düşünmediler, hâlâ da düşünülmüyor. Başka İstanbul yok; bu söz İstanbulluyu dehşete düşüren, derhâl harekete geçiren bir slogan olmalıydı aslında.
Sayfa 253 - Kronik KitapKitabı okuyacak

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Örneğin evlerini yapsatçıya veren İstanbullular yıkılan ahşap yapı yerine, şekil ve şemaili daha güzel, çirkin renklerle bezenmemiş bir bina çıkılmasını müteahhitten isteyebilirlerdi, istemediler. İnsanlar ilelebet ahşap evlerde yaşayamazlardı, şehir betonlaşmak zorundaydı; bunun için gerekli tedbiri almak, güzel ve planlı bir biçimde betona doğru değişimi sağlamak ise, ne yöneticilerin ne mimarların ne yetkililerinin sorunu oldu.
Sayfa 250 - Kronik Kitap
Süleymaniye semti adını, 16. yüzyıl Osmanlı dünyasının büyük mimarı Sinan'ın eserinden alıyor. Sinan'ın şehrin doğasıyla duyarlı bir uyum içinde tasarlayıp yarattığı bu eserle, Muhteşem Süleyman'ın adı da yaşıyor. Bazıları Ayasofya'nın ve Bizans mimarisinin bu görkemli eserle aşıldığını söylerler; ne kadar anlamsız ve çiğ bir karşılaştırma... Ayasofya Ayasofya'dır, Süleymaniye Süleymaniye; İkisi birbirini gölgelemez, Istanbul'un niçin büyük olduğunu belgelerler sadece. Onlar İstanbul'un ihtişamını, İstanbul da onların güzelliğini artırır.
Sayfa 62 - Kronik KitapKitabı okuyacak
Reklam
Geri13
55 öğeden 46 ile 55 arasındakiler gösteriliyor.