Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbuplara(sevgili) müteveccih(yönelik) olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Veyahut o mecazî mahbup, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için, bâki(sonsuz) bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî,(mecazi aşk) aşk-ı hakikîye(hakiki aşk) inkılâp(dönüşmek) eder. Mektubat
Halbuki, şu hercümerç(karışıklık) âlemde ve rüzgâr deveranında(dönüşünde) hiçbir şey kararında kalmadığından, biçare(çaresiz) kalb-i insan (insan kalbi) her vakit yaralanıyor. Elleri yapıştığı şeylerle, o şeyler gidip ellerini paralıyor, belki koparıyor. Daima ıztırap içinde kalır. Yahut gafletle sarhoş olur.
*Alıntı ve hatırlattığınız için teşekkürler. *