Yürüyerek benliğinizle buluşmaya gitmezsiniz. Burada mevzu, kendinizi yeniden bulmak, otantik bir ben veya kayıp bir kimliğe yeniden kavuşmak için eski bağlardan kurtulmak değildir. Yürüyerek, kimlik fikrinin kendisinden, biri olma, bir isim ve hikayeye sahip olma isteğinden kaçarsınız.Biri olmak, herkesin kendinden bahsettiği yüksek sosyete toplantılarında ya da terapi seanslarında iyidir. Oysa biri olmak,boynumuza ağır ve aptalca bir kurgu zincirleyen toplumsal bir zorunluluk
değil midir? Yürürken biri olmama özgürlüğünü yakalarız, çünkü yürüyen bedenin tarihi yoktur, o sadece hareket halindeki kadim yaşamdır.
Herkes kendi kapısının önünü süpürse dünya tertemiz olur. Taoist keşiş Mo Tzu, "İnsanların en büyük hatası, başkalarının tarlalarındaki otları ayıklamaya gitmek için kendi tarlalarını terk etmeleridir" demiştir. Bu cümle iki fikir içerir, birincisi "başkasının gözündeki çöpü görme"ye denk gelir ve ikincisi başkalarını değiştirmek istemeye ya da "onlara yardım ettiğini sanarak" işleri onların yerine yapmaya dayanan hatadır. Her şeyden önce, bize verilen
hayattan sorumluyuz.
Eğer Tanrı geleceğin bilgisini bize verdiyse, bu onun değişmesi içindir. Eğer yaşam bizimle sıkı bir ilişki kuruyorsa ve yolunda gitmeyen şeyi vücudumuz aracılığıyla ifade ediyorsa, bu da değişebilmemiz içindir.