Kebihan Türkdağlı

Hayal gücünün ve ruhun sesi, her ikisini de bütünüyle çınlatan tek sestir; hoşa gitmek için harcayarak öldürdüğünüz zamanın bir kısmını canlı tutsaydınız, kışın şöminenizin başında, yazın bahçenizde okuyarak ya da tahayyülle besleseydiniz, daha derin ve daha dolu saatlerin anısını taşıyor olacaktınız.
Reklam
Hayata öyle çok taahhütte bulunuruz ki, bir an gelir, hepsini yerine getirmeye gücümüz kalmadığını hisseder, mezarlara döneriz, ölümü, "tamamlanmakta zorlanan kaderlerin yardımın koşan ölümü" çağırırız. Ancak ölüm hayata taahhütlerimizden bizi kurtarsa da, kendimize taahhütlerimizden, özellikle en başta gelen, layığıyla, hakkıyla yaşama taahhüdünden kurtaramaz.
... ona modellik eden niceleri gibi siz de yakında öleceksiniz ...

Reader Follow Recommendations

See All
Aileler çocukla ahenk içinde değilse, çocuk derinden sarsılır.
Sayfa 143
... duygusal gerçek aslında ne söylediğinde değil, nasıl söylediğinde saklıdır.
Sayfa 139
Reklam
Akılcı zihin sözcüklerle ifade bulur, duyguların tarzı ise sözsüzdür.
Sayfa 139
Empatinin kökeni özbilinçtir; duygularımıza ne kadar açıksak, hisleri okumayı da o kadar iyi beceririz.
Sayfa 137
Kişisel etkililik konusundaki birçok araştırmanın kaynağı olan Stanford'lu Psikolog Albert Bandura bu durumu şöyle özetliyor: "Kişilerin yetenekleri hakkındaki inançlarının o yetenekler üzerindeki etkisi çok büyüktür. Yetenek sabit bir özellik değildir; performansınız büyük bir değişkenlik gösterir. Özverimlilik hissine sahip olanlar başarısızlıkların altında ezilmezler; olaylara, acaba ne ters gidecek diye kaygılanarak değil, bununla nasıl baş edebilirim, anlayışıyla yaklaşırlar."
Sayfa 130
Kişiyi başarıya götüren, belli bir yetenekle yenilgiye rağmen sebat etme gücünün birleşimidir.
Sayfa 129
Seligman iyimserliği, kişilerin başarı ve başarısızlıklarını kendilerine nasıl açıkladıkları bağlamında tarif etmektedir. İyimser kişiler başarısızlığı değiştirilebilir bir nedene bağlar ve böylece bir sonraki denemelerinde başarılı olacaklarına inanırlar; kötümserler ise başarısızlığın nedenini kendilerinde bulup değiştiremeyecekleri, sabit bir özelliğe atfederler.
Sayfa 128
Reklam
İyimserlik, tıpkı umut gibi, zorluklara ve engellemelere rağmen genel olarak hayatta her şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklentidir. Duygusal zekâ açısından iyimser bir tutum, zorluklar karşısında kişileri kayıtsızlığa, umutsuzluğa ya da depresyona karşı koruyan bir tavırdır; ve yine yakın akrabası umut gibi, iyimserlik de hayatta kazanç sağlar (tabii gerçekçi bir iyimserlik olursa; çok naif bir iyimserlik felâkete yol açabilir).
Sayfa 128
Ruh halindeki hafif değişiklikler bile düşünme sürecini sarsar. Plan yaparken veya karar alırken, iyi ruh halindeki kişiler daha geniş ve olumlu düşünmeye yönelten algısal bir eğilim gösterirler. Bunun bir nedeni de, belleğin ruh haline göre çalışmasıdır; yani, iyi ruh halindeyken, daha olumlu olayları hatırlarız; kendimizi iyi hissettiğimiz bir sırada, işin iyi ve kötü yanlarını düşünürken bellek bizim verileri tarttığımız terazinin olumlu kefesine ağırlığını koyar ve örneğin, biraz maceracı ya da riskli bir şeyler yapabilmemizi kolaylaştırır. Aynı nedenle, berbat bir ruh hali, belleği olumsuz yöne saptırarak bizi korkak, aşırı temkinli kararlar almaya yönlendirir
Sayfa 125
Wenzlaff'ın bana söylediğine göre, "Zihindeki düşünceler birbirlerine salt içerik bakımından değil, taşıdıkları ruh haliyle de bağlantılıdır. Kişiler kendilerini kötü hissettiklerinde, kötü bir ruh haliyle bağlantılı düşünceler dizisi daha kolay akıllarına gelir. Depresyona girmeye yatkın olanlar, bu düşünceler arasında çok kuvvetli bağlantı ağları yaratabilir ve böylece bir kez kötü bir ruh haline girildi mi, bunları bastırabilmek daha da zorlaşır. İronik bir biçimde, depresyondaki kişiler zihinlerinden bunaltıcı konuları atabilmek için yine böylesi konuları kullanırlar ve bu da sadece daha fazla olumsuz duygular yaratmaya yarar. "
Sayfa 110
Mahrumiyet yararlıdır; depresyona gömülmek ise değildir.
Sayfa 106
Kasaya engel olunmadan tekrar tekrar oluşmasına izin verilirse, ikna gücü artar; onunla eşit derecede akla yakın bir dizi görüş karşısına konulabilirse, tasa içeren o düşüncenin safça doğru olarak algılanması engellenir.
Sayfa 105
2,386 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.