Hilal

Hilal
@Uykucubukalemun
152 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Herkesin kaybolduğu bir tüneli vardır!
Kitap aslında bir cinayet romanı ama bana biraz türk dizilerini anımsattı. Muhtemelen kitap için ağır bir eleştiri oldu ama her türk dizisi kötü olmayadabilir. Ana karakterimiz olan ressam Juan Pablo Castel'in, Maria Iribarne'yi nasıl ve ne için öldürdüğünü anlatıyor. Bu bir spoi değil aslında en başta verilen bir bilgi. Biz işlenmiş bir cinayetin nasıl işlendiğini okuyoruz. Nitekim bir cinayet günlüğü gibi düşünebiliriz. Kısaca romanın genel hatlarından bahsedecek olursak; Castel bir resim sergisinde Maria'yı görüyor ve saplantılı bir şekilde aşık oluyor. Bu aşkın doğurduğu sonuçları okuyoruz. Hem bir cinayet günlüğünü hem bir toksik ilişkiyi anlatıyor. Kitapta bahsetmesede Castel' in obsesif kompulsif bozukluğu (sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olmak ve sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmak) var ve durmadan kendi kafasında biz senaryo yazıp onu düşünüp buna inanıyor. Maria'nın yaptığı her hareketi sorgular ve olayı başka şekilde ele alıyor. Aslında buna toksik bir aşk değil de toksik bir saplantı da diyebiliriz. Bence okumaya değer bir kitaptı edebi açıdan bir doyum beklenmemeli ya da gizemli bir cinayet de beklenmemeli ama kafa dağıtmak için okunabilir. Her ne kadar türk dizisini anımsatsa da sevdiğimi söyleyebilirim. Karakterin kafasına girip gerçekten sürükleniyorsunuz. Çoğumuzda minimal düzeyde de olsa obsesif kompulsif bozukluğu olduğunu düşünüyorum ve ileri seviyesi bize neler yaptırır bunu da görüyoruz kitapta bu yüzden cidden okumanızı tavsiye ederim. "Her şeye rağmen tek bir tünel vardı, karanlık ve yalnız: Benimki."
Tünel
TünelErnesto Sabato · Ayrıntı Yayınları · 2000898 okunma
Reklam
250 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bu kentte sığınabileceğim neresi var?
Adından da anlaşıldığı gibi kitap Hakkari'de geçen şiirsel bir roman. Adı ve nereden geldiği belli olmayan bir insanın orada öğretmen olarak kaleminden çıkan gelişi güzel notlar demek de kitap için daha doğru olabilir. Bazen üçüncü şahıs olarak anlatımlar var bazen birinci şahıs olarak bazen de monolog bir anlatım var. Ne kadar belli bir düzen içinde anlatım olmasada kitap sizi baya içine çekiyor. Hakkari'nin konum açısından köşede dağlık bir bölgede kalması sonucu oluşan; zor iklim şartları, eğitim yetersizliği, sağlık hizmeti yetersizliği kısacası insanın temel haklarından mahrum kalma zorluğunu anlatan hatta bunu yaşatan bir kitap. İnsanların yaşadığı çaresizliği, sıkıntıyı, lisan uyuşmazlığını, töre gibi bir çok konuyu barındırıyor. Hiç oraya gitmesenizde sizi oralarda o soğukta gezdirip içinizi ürpetecek kadar gerçekçi. Bence herkesin muhakkak okuyup, aslında konumun insan hayatına bir engel olmadığını, sadece insanın kendi içinin hayata engel olduğunu anlayabiliriz. Keyifli okumalar dilerim... Eğer bir gün sizde bir yerlerde kaybolursanız ya da kaybolmak isterseniz geçmişi eşelemek yerine şimdiye odaklanmalısınız. :¶ "Yolcu, bir gün yoluna yitirirsen, artık eski yolunu bulmaya çalışma, yeni bir yol ara kendine." (Syf:101)
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Alfa Yayınları · 201911,6bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
62 günde okudu
Güçlü Kadın Frida
Kitabı yorumlamadan önce biraz Frida Kahlo'nun hayatından bahsetmek istiyorum. Frida Kahlo 6 Temmuz 1907'de Meksika'da doğdu. Ama Kahlo kendi doğumunu 7 Temmuz 1910 olarak lanse etmektedir. Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği bu tarihte yeniden doğduğunu düşünür. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci sonucunda sağ bacağında incelme
Aforizmalar
AforizmalarFrida Kahlo · Siyah Beyaz Yayınları · 2020454 okunma
430 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bosna Soykırımı
Yaklaşık yüz bin insanın öldüğü, iki milyon kadar insanın yıllardır yaşadıkları topraklarından, vatanlarından göç etmek zorunda kaldığı bir savaş. Nasıl olmuştu bu soykırım? Hangi insan evlatlarının bu kadar gözü dönüp bu kadar cana kıyabilmişti? Sırp Cumhurbaşkanı Slobodon Milošević'in Sırpları kışkırtması sonucu önce Hırvatistan sonra Bosna'da
Sevdalinka
SevdalinkaAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201613,7bin okunma
190 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yazarın kendi hayat hikâyesinden oluştuğu için duygu yoğunluğu fazla bir kitap. Genellikle ben şiirsel bir hava sezdim yazılarda. Yazarın ilk ve tek kitabı olduğu içinde hataları çok görmek istemedim. Kopukluk var kitapta ama roman tarzı değilde sanki yazarın geceleri karaladığı yazıların birleşimi gibi. Kitabı alırken bu roman ya da öykü diye düşünmeyin yazarın kendi içini döktüğü bir defter gibi düşünürseniz o zaman okuduğunuzda daha iyi verim alırsınız. Ben kitabı ilk ele aldığımda bir aşk kitabı sandım ama kitap sadece aşk kitabı değil. Kısaca kitabı özet geçmem gerekirse... İki yaşında babasız kalan Asaf'ın hayatla mücadelesinin anlatıyor. Daha sonra babasının anı ölümüne dayanamayan annesinin ruh sağlığını kaybetmesini. Hayatın acı gerçeklerini iki yaşında gören bir insanın gerçekten hayatla olan mücadelesini anlatıyor. Bazen kendi kendime 'hiç yüzün gülmedi abi be' diyesim bile geldi. :)) Ben çok keyif alarak okudum. Toy bir yazardan olağanüstü şeyler beklemeyin sadece yazarın derdine ortak olmayı deneyerek okuyun. Keyifli okumalar dilerim.. Herkesin bir bekleyeni vardır bu hayatta, Bir sevdiği, Bir umudu vardır sarıldığı. Bir yokluğu ve yalnızlığı, Bir acısı ve bir kaybedişi vardır. Herkesin bir gideni vardır bu hayatta, Bin türlü içinden uğurlayamadığı...
Erol Ergül
Erol Ergül
Umuda Kelepçe Vuruldu
Umuda Kelepçe VurulduErol Ergül · İkinci Adam Yayınları · 201912 okunma
Reklam
Reklam