Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Fırat Apa
Fırat Apa
@Winemaker
65 okur puanı
Ocak 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Klasik Başkomser Nevzât hikâyesi elbette ancak eleştirel bir yan ifade etmem gerekirse tarih kısmı diyeceğim, tarih okumayı sevmeyen bir insan için belki güzel gelebilir, sıkıcı bulduğu tarihi bir olayı tek başına okumak yerine bir polisiye roamanın içinde okumak daha katlanılır bulunabilir. Ancak benim gibi tarihi okumayı çok seven birisi için kötü bir süpriz oluyor ne yazık ki, zirâ tarihi bir olaya değinmekten çok ötesi özellikle tarih profesörü Tahir Benli'nin fetih turu kısmı neredeyse komple romandan bağımsız tek başına bir tarih kitabı gibi duruyor, neredeyse hikâye ile hiç bağı olmayan sadece İstanbul'un fethinin anlatıldığı uzun bir bölüm. Hoş durmamış benim adıma, onun dışında akıcı, sürükleyici bir Ahmet Ümit romanı. Keyifle okursunuz umarım.
Tek kelimeyle mükemmel, Atatürk inkılaplarının temeli, güdülen amaçlar, günümüz çağdaş küresel dünyası, Türkiye'nin konumu Ege, Kıbrıs, AB daha saymakla bitmez. Dolu dolu bir içerik ve inanılmaz sade, kısa, öz ve yalın anlatım. Her Türk vatandaşı okumalı mutlaka.
Yazım dili hikâye akışı bana Ahmet Ümit'i anımsattı, mahalleyi sokağı betimlemeleri sonra olay örgüsü sanki Ahmet Ümit romanı okuyor gibiydim bu aşamaya kadar ilk kez okuduğum Bahaeddin Özkişi'yi sevdim ama tabi işin bir ama kısmı var, oda şu ki çok fazla mistik hava vardı romanda hani mantık silsilesi dışına kayılıyor fazlaca fantastik bir roman gibi ilerlemeye başlıyor alttan alta yazar vermek istediği hissiyatı veriyor elbette bu yönlerini çok beğendim ama cinler, büyüler derken bu mistiklikten bütün bir kitap boyunca polisiye roman havasıda olduğu için akıl oyunları olarak yordum finalde çıkılır bir mantığa olay örgüsü oturtulur diye bekledim. Bütün hikâye boyunca ama olmadı final yoktu hikâye yarım kalıyordu bu aslında hoşuma gider benim filmlerde sürekli mutlu son hoş bir şey değildir buruk bir final arada istiyor insan, fakat bu kitapta bence fantastik şeylerden hoşlanmayan benim gibi insanlar için mantık silsilesinde bir final yakışırdı tabi bu benim şahsi tercihimden gelen bir eleştiri onunda farkındayım. Genele yayılacak bir eleştiri yapmak gerekirse oda diyalogların yazım şekli sanırım burada da kitabın editörünü suçlamalıyım, gerçekten rezâlet derecedeydi. Doğru düzgün noktalama işareti yok iki karakter karşılıklı diyalog içinde ama dümdüz tek paragraf metin olarak yazılmış hangi cümleyi hangi karakter söylüyor heleki 3 kişilik diyaloglarda felan cidden anlamak için okumanızın yavaşlaması gerekiyor kaptırıp hikâyeye hızımı almışken frenlenmek hiç hoş değil, gözde yoruyor ayrıca.
Okur Takip Önerileri
Daha önce bir başka kitap için yazmıştım "Hitlerin Şirret Kadınları" ismindeki yazılan yazılar belki içeriğiyle doğru ama yinede bunu kaynakçasız indis bilgisi olmaksızın yazılması benim gözümde tarih kitabı olmaktan çıkar. Tarih okumaktan keyif alan hoşlanan birisi olarak keyifle okurum ama değersiz bir kitap olarak kalır gözümde bitirince, tarih kitapları bölümüne kitaplığımda koymam kurgu kitaplar bölümünde kalır. Hele hele Yılmaz Özdil gibi sevdiğim bir gazetecenin Atatürk düşmanlarına karşı tokat gibi bir cevap niteliğinde kitabı olarak piyasaya sürülen bu kitabı büyük bir heyecan ile alıp büyük bir hayal kırıklığı ile bırakıyorum. Atatürk düşmanı kurgucu tarihçilerin kaynakçasız belgesiz uydurma kitaplarına bu kitap malesef cevap niteliğinde olamaz onlardan teknik olarak her şeyiyle aynı bir farkı yok sadece içerik farklı ( şimdi burada şöyle düşünebiliriz, ama Özdilin yazdıkları zaten ispatlı delilli bilgiler ve hepsi kaynağı biliniyor ispatlanamıyacak şeyler değil, evet doğru böyle söylenebilir ancak bu bir şeyi değiştirmez tarihi olaylar kaynak gösterilerek yazılmalıdır ) bir diğer kısımda yazım dili açıkca söylemek gerekirse biraz abartılı bulduğum bölümleri var bu kadar romantik anlatıma gerek yoktu bence. Kitaba 10 veriyorum tamemen Atatürkçü kimliğim ile elim düşük puan vermeye gitmedi ama gerçek düşüncem 6-7 arasıdır. Üzgünüm
İki tam bir kezde bölüm bölüm okudum, açık söylemek gerekirse biraz ağır bazı bölümleri notlar bölümüne sık sık başvurmak gerekiyor. Aksi takdirde özümsemek için çok sağlam bir alt yapı gerekiyor. İlk kez Descartes okudum, okurken yorucu ama bir şeyler kaparak çıkınca da bir o kadar lezzetli.
Bir saat içinde okuduğum kısacık ama dopdolu kitap, başka ne söyleyebilirim ki. Belkide 1K'da en çok alıntı yaptığım kitap. Kısa ve öz , ayrıca çok da öğretici.
Kitap parça parça birbirinden bağımsız hikâyelerden oluşmakta, tamamı için değil ama üç adet hikâye on puanlık bana göre o yüzden kitaba dokuz verdim. Aziz Nesin mükemmel ironilerle dolu güzel kısa hikâyelerini bence herkes çok sevicek.
Detaylı bir inceleme yapmıyacağım, sadece yazarı genel olarak çok beğenmeme rağmen sevmediğim bir yanını eleştiri olarak bırakmak istedim. Kitabında örnekler vereceği zaman bu örneklerin sayısını haddinden fazla tutması beni yoruyor açıkcası. Puslu kıtalar atlası kitabında da böyleydi, yazar bunu tarzı imzası olarak kullanıyor belliki ama ben hoşlanmadım iki kitabında da. Kitapta hiç bölüm arası verilmemiş zaten kısa bir çırpıda okunacak bir kitap ama yinede duraksama yaparken bazen sıkıntı oluştu bende. Bunun dışında yine çok iyidi kitap.
Daha önce alıntısını paylaştığım şu çıkarım bile okumak için kâfi sebep bana göre " Bizans'ın klasik antikçağ koruyuculuğu Batı'ya geçti; Osmanlılar emperyal kaderini devraldı; siyasal ideolojisini yeniden biçimlendirmek de Ruslara kaldı. Dolayısıyla Konstantinapolis'in nihai düşüşü, yeni gerçeklere uygun kimliklerin ve ideolojilerin yaratılması gibi karmaşık bir sürecin ana referans noktası oldu. " İstanbul' un fethi yada başka herhangi bir tarihi olayı yabancı kaynaklardan da okumak benim için ayrı keyif, lezzet olmuştur her zaman. Biz genelde doğrudan tarihi olayları anlatır üstüne genelde yanlı yorum ve çıkarımlarda bulunuruz, bana göre türk tarih yazımında en eksik noktamız burası, biz olayları anlatıp sonra da küresel bir yorum getiremiyoruz meselelere. Ya ideolojik taraflı ve sadece ulusal yorum yapıyoruz yada tamamen milli ruha ve duygulara uygun bunları kabartıcı ama yine ulusal yorumlarda bulunuyoruz. Yazar kitabında İstanbulun fethinin küresel yankıları ve ekileri üzerinde durmuş kitapta fetihten ilk giriş bölümünde çok kısa değinmiş ardından birbirinden ayrı olarak Batı' daki etkilerini, bizanstaki, ruslardaki, osmanlılardaki etkilerini ayrı ayrı ele alarak yazmış istenilirse sadece tek bir bölümünü bağımsız olarak dahi okuyabilirsiniz bu bakımdan büyük kolaylık ve avantaj ama en önemlisi küresel çapta uluslararası bir bakış açısı ile dünyadaki etkilerine değinmiş bunuda çok güzel yapmış. Mutlaka çok iyi bir tarih atlasıdır diyemem ama bugüne kadar okuduğumuz tüm tarih anlatılarından farklı yeni bir bakış açısı kazandırdığı muhakkak. Ben rahatlıkla tavsiye ederim herkese.
İlk kez Freud kitabı okudum, çok hoşuma gitti beğendim keşke daha uzun olsaymış diyorum, bana göre yaptığı örneklerde bir abartı yok geçmiş dönem ilkel kabileler hakkındaki teşbihleri bana göre abartı değil gayet olası normal şeyler okumanızı öneririm. Ufak tefek baskı hataları var yayınevi için bir eleştiri yapmak gerekirse. Son olarak çevirmen için daha önce hakkında bir yazı okumuştum genel kanı nötr'dü bu elbette edebi bir roman çevirisi olmasada ben beğendim çeviriyi.
Özellikle ikinci yarısı efsane benim için, aslında insanoğlunun dünyanın her ülkesinde benzer olduğunu çok net gösteriyor bizlere. Zalim aristokratlar gidiyor yerine yeni zalimler geliyor, Fransız ihtilalinin derin yüzü bu olsa gerek. Cumhuriyete etkisi belliki çok sonradan gerçekleşiyor. İçinde merhamet duygusu olan herkes kitabın son yarısından çok etkilenicek. Adalet bugünde çok ihtiyaç duyduğumuz bir kavram, kitap bunu iliklerimize kadar hissettiriyor.
Tarih okumayı çok severim Zeytindağı'nıda çok sevdim elbette yazarın dili çok ağır çağdaş günümüz günlük kullanımında pek tercih etmediğimiz kelimeler bil hayli fazla buda okurken biraz yoruyor, ama bir çok yerde kelimenin anlamı parantez içlerinde yazılmış. Bu kitap bir tarih kitabından öte anı kitabı Falih Rıfkı Atay başta kendi başından geçenleri vede sonrada arkadaşlarından duyduklarını yazmış bu bakıma tarih kitabı olarak ben değerlendirmiyorum herhangi bir kaynak delil ispat yok anlattıklarında anı ve öykü kitabı olarak okudum ve çok hoşuma gitti şiddetle tavsiyede ederim kaynak olabilecek bir kitap değil fakat kaynak kitapları destekler nitelikte anıların var olduğunu gördüm, kısaca hoşuma gitti.
Öncelikle belirtmek isterim ki tarih okumayı seven benim gibi insanlar için pek başarılı sayılamaz. Yazarın bir akademisyen olması puanımı kırma sebeplerimin başında geliyor. Çünkü bir akademisyenin dilinden ve uslûbundan çok uzak şekilde kaleme alınmış. -mış, -miş, gibi doğruluğu kesin olmayan kanıtlanmamış tarih akademisyenine yakıştıramadığım
Hem bir kitap sever, hem de bir tarih sever olarak çok sevdiğim bir kitap olmuş. İlber Ortaylı'nın tüm kitaplarını okumayı seven ve çalışan birisiyim. Bu kitap da diğer tüm İlber Ortaylı kitapları gibi dili biraz en azından benim gibi genç birileri için ağır gelebilir tabi bu ağırlık metinden kaynaklı değil daha ziyâde bazı kelimelerde popüler kültürde pek kullanmadığımız fakat daha ziyade eskilerin kullandığı kelimeler bol var. Ben çok okuduğum için İlber Ortaylı'yı alıştım artık lâkin bu biraz özel bir kitap olduğu için okumak isteyenler olucaktır. İlber Ortaylı'nın diline hakim olmayanlar için yorucu olabilir. Bunun dışında tabi genel olarak ben sade buldum açıkcası Atatürk biyografisi olunca ve bunu yazanda İlber Ortaylı olunca daha derin bilgiler içeren bir kaynak beklerdim açıkcası kronolojik olarak ele alışını çok beğendim 1880'liler kuşağından alarak ardından doğduğu coğrafya'yı anlatarak başlaması çok başarılı çok hoşuma gitti sadece daha fazla detay ve derin bilgi beklerdim o bende hayal kırıklığı yarattı fakat çok fazla kaynak bilgisi indeks olarak düşülöüş kitaba dileyenler bu kitaptan hareketle çok daha derin bilgiyide nerede bulacağını öğrenebilir. Her şey hesaba katıldığında yinede çok güzel bir kitap olmuş emeği geçen herkesin eline sağlık.
Kesinlikle yazar Sapiens'teki cazibesinden bir şey yitirmemiş. Ben kesinlikle devam niteliğinde olan vede ilki çok tutan kitapların devamına hep şüpheyle bakarım büyük çoğunlukla baştaki tadı vermez biraz ticari amaç için yapılmışlardır diye düşünürüm. Fakat bu kez son derece başarılı bir devam kitap olma özelliği taşıyor hatta ilgi alanlarınıza göre bunu sapiens'e oranla daha da çok sevebilirsiniz diye düşünüyorum. Yazar yine teşbihlerinde ve de örneklerinde çok çok başarılı, ayrıca geleceğe dair bakış açınızı kesinlikle geliştirme noktasında katkısı olacaktır. Hiç bilmediğimiz bilimsel çalışmalar hakkında da bir çok bilgi edineceğinizi düşünüyorum, şaşıracağınız hayret edeceğiniz hemen bir arkadaşınızla paylaşmak isteyebileceğiniz çok fazla bilgi barındırıyor. Okumak isteyenlere şimdiden bol keyifler diliyorum
Uçaklara bir parça ilginiz varsa zaten Kerem Gök'ü tanıyorsunuzdur ve bu kitaptan mutlaka haberdarsınızdır. Ben burda kitaptan dolu dolu bahsetmicem bu kitabı okumak için bu alanda bir ilgisi olması gerekiyor insanların böyle düşünüyorum. Sadece ülkemizde uçakları anlatan çeşitli uçuşlardan hikâyeler barından muâdili olabilecek pek fazla örnek yok, bir çırpıda okunabilecek akıcı güzel bir kitap tavsiye ederim herkese pişman olmazsınız, keremgokstore.com dan alınabiliyor fiyatıda gayet makul.
Türk Sivil Havacılık Tarihine Damgasını Vuran Uçak KazalarıKerem Gök · Altın Bilek Yayınları · 201769 okunma
Muhakkâk herkes okumalı evet ama bilhassada batı bizi sevmiyor, işte müslümanız diye dışlıyor şeklindeki o büyük palavraya inanan insanların okuması gereken bir kitap, İlber hoca çok güzel anlatmış niçin Türkiyenin dışlandığını ve avrupa birliğinin dışladığı başka ülke varmı ve neden dışlıyorlar hepsini gerekçeleriyle yazmış okuyunca görücektir ki herkez evet dışlanıyoruz ama inanca dayalı değil dışlanıyoruz ama inanılmazda saygı duyuluyoruz aşağılanmıyoruz, biz kendi kendimizi aşağılıyoruz aslında kendi kompleklerimizi batınınmış gibi gösteriyoruz bunu herkesin iyice anlaması için okunması gereken bir kitap, zaten İlber hocanın imzası varsa okunması gerek demeyede gerek yok ama :)
Gıda mühendisi olarak ilk düşündüğüm içerisinde ağır bilgiler olan sadece gıda mühendisleri vede ona yakın alanlarda eğitim alan, çalışan insanlara hitap eden bir kitap olacağı idi. ( Kabul edelimki önyargılardan tamamen arınmak çok mümkün değil ) Fakat alakası yokmuş okuyunca anladım eğitiminiz yada mesleğiniz ne olursa olsun rahatlıkla okuyabilirsiniz ismine aldanıp içerisinde mesleki ağır terim ve bilgi vardır diye düşünmeyin sakın benim gibi, günümüz gıda sektörünün durumunu anlamanızı sağlıcak bir kitap ve bu sektör tüm insanlığı ilgilendiriyor unutmayalım ki hastalıkların dahi temeli beslenmede yatıyor. Bu sektörüde arz talep doğrultusunda insanlık düzelticek, yada batırıcak. O yüzden bir göz atmanızı tavsiye ederim bir çırpıda okunuyor zaten gayet sade ve akıcı.
