Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Serhat Özgül

Serhat Özgül
@Xelnaga
Heresy grows from idleness.
Yüksek Lisans
İstanbul
160 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Fakirliğin gücü!
Hindistan’da bir ebeye soruyorlar. Hayatınızı kolaylaştırmak için ne gibi bir aletinizin olmasını isterdiniz? Kadın şöyle cevap veriyor: "Keşke bir fenerim olsaydı. Geceleri köyler arasında yalınayak yürürken zehirli yılanları görüp üzerine basmamk çok önemli." Sözün bittiği yer.
Reklam
Bir şeyden çok eminim, kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim hayatta.
Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yüksek kulelerin tepesine çıkıp şarkı söyleyen din adamları...
Reklam
Ömür boyu çalışmasının semeresini genellikle arkadan gelen çocukları, akrabaları tüketiyor. Böyle bir sisteme razı olmak deliliktir.
Dünyayı bilmeyen, canlılığı tanımayan; kendi zanları içinde boğulmaya ve diğer insanları da çağlar boyu olduğu gibi yanıltmaya mahkum olur.
Edebi cümle böyle olur
Sanki bu haşin toprakların belini büken iklim cinlerinin demirden iradeleri tatile çıkmış gibiydi.
Sayfa 17
Halk size, iyi bir ücret almanız ve akşamları sözde okuma salonlarında iskambil ve domino oynamanız için okutup terbiye vermedi. Okumuşlar hepsi ulusal zekayı geliştirmek, ulusal vicdanı uyandırmak, ulusal idareyi güçlendirmek zorundadır.
Reklam
Conkbayırı 10 ağustos 1915 salı, sabaha karşı
M. Kemal yüksekçe bir yere yürüdü. Durdu. Askerlerine baktı. Soluk şafak ışığında binlerce çelik süngü ve demir yüz parlıyordu. Subaylar ve askerler de alacakaranlık içinde hayal gibi görünen Komutana bakıyorlardı.
Sayfa 516Kitabı okudu
Bugün atacağın her adım, yarınki yaşamındır.
Sayfa 77
Bir kez olsun, bir erkeğe sevgi verebilmiş olsaydınız, kimi zencinin ya da Yahudinin ya da işçinin hayatı kurtarılmış olurdu!
Sayfa 95
Bir kadına, sevdiğim ve hoşlandığım için sarılırım yoksa nikah cüzdanım olduğu için ya da cansel aç dolaşıp durduğum için değil.
Sayfa 26
Sakarya savaşında uçağın ne kadar önemli olduğunu ve uçacak doğru bir uçağı olmayan orduya bir söz vermişlerdi 61. Tümenin 174. Alayının subayları. Bir gün birikmiş maaşlarını alırlarsa orduya bir uçak alacaklardı. Bu sözü büyük taarruzdan önce tuttular ve orduya bir uçak aldılar. Uçağın adı 174. Alay oldu.
Sayfa 532Kitabı okudu
Reklam
"Biz sistemi herkesin yalancı olduğu gerçeğine göre kurmuşuz. " İşte bu sebepten ben bu hayatta başarılı olamıyorum:)
İngiltere başbakanı Göt pardon Lloyd George: "Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakınız ki o büyük dahiyi yüzyılımızda Türk milleti yetiştirdi. Hiçbir çabamız sonuç vermedi. M. Kemal paşaya yenildik." Şimdi bu cümleyi İngiltere başbakanınından duymak ayrı bir durum fakat Lloyd George'u biraz olsun tanıyorsanız bu cümleyi ona kurdurmanın bedelinin paha biçilemez olduğunu anlarsınız.
Sayfa 675Kitabı okudu
Sakarya savaşındaki sağlık bakanı, yine maliye bakanından para ister. Maliye bakanının cevabı, "Odadaki kasa da devlet hazinesidir. Kasayı kapatmadım bile. İçinde para bulursan al, helal olsun. "Peki, ne yapacağım?" "Veres iye alacaksın." Sağlık bakanı titremeye başlar. "Rica ederim beyefendi! Dünyaya kafa tutan bir hükumet, ordusunun ilacı için mahalle eczanesine el açar mı, biri duysa ne der?" Maliye bakanının cevabı unutulmazdır. "Ne diyecek, bunların paraları yok ama yürekleri var."
Sayfa 424Kitabı okudu
Fransız diplomat, dış işleri bakanı Yusuf Kemal Bey'in kapütülasyınları kaldıracağız sözüne cevaben gülerek "Ah dostum, azminizi ve sabrınızı temsil eden kağnı kollarını büyük bir hayranlıkla izledim. Ama gerçekçi olun ve bizimle uzlaşmaya bakın. Çünkü kağnı, kamyonu yenemez!" Yendi işte...
Sayfa 136Kitabı okudu
Macaristan’ın Magyar asilzadeleri: “Ne kadar az bilirlerse o kadar rahat sömürürüz, akılları başka bir şeye kayarsa daha verimsiz çalışırlar. Bununla da bitmez eğer eğitilirlerse daha farklı ve daha rahat iş imkanlarının olduğunu öğrenirler. İnsanlarımız önce azalmaya başlar, azaldıktan sonra da kalanlar daha çok şey istemeye başlarlar, kısa bir zaman sonraysa bilmediklerini bize sormamaya başlarlar ve sömürüldüklerinin anladıklarında da ayaklanmaya başlarlar. İşte o an biteriz. Buna asla izin vermemeliyiz.” Bu asilzadeler 1918’e gelindiğinde bile halkın %33’ünü okuma yazmadan uzak tutmayı başarmışlardı.
Reklam
"Anlaşılmak için sözcüklere başvurmak zorunda kalmamayı ben de çok istiyorum."