Deprem bölgelerine psikososyal destek amacıyla giden gönüllülerin en çok da kendi iyileşme sürecini yaşamaları ne kadar ilginç. Birilerine iyi geliyor olmak, bunu hissetmek kendi yaralarımıza şifa oluyor.
Masa,
Kalem,
Bembeyaz, tertemiz bir defter sayfası, kareli.
Herşey tastamam.
Bir tek dökülecek sözcükler eksik yüreğimden,
Bulamıyorum bir türlü, bulamıyorum.
Sözcükler kifayetsiz kalıyor demiyorum
Bir şairden çalıntılayarak.
Tersine...
Her sözcüğü kullanmak istiyorum,
Tarif edebilmek için eşsiz benliğini
Zarif bedenini, ve belki en sevmediğin yönlerini.
Beyhude çabalar benimki
Farkındayım, biliyorum.
Yine de son bir umut diyorum
Sevdiğin müziklerden açıyorum
Evgeny Grinko çalıyor ben dinliyorum
Dinliyorum
Dinliyorum
Ve kızıp yırtıyorum boş defter sayfasını
Tek kelime dahi yazmadan
Beyhude çabalar benimki
Farkındayım, biliyorum
Şiir yazılamaz şiirin kendisine
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam, anam
Haziranda ölmek zor
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Yitik bir zamanın çocuklarıyız biz
Yaşadığının farkında olmadan yaşayan
Yaşamayı bir görevmiş gibi anlayan
An’ın içinde hiç olamayan…
Ya geçmişte takılıp kalanlardanız
Ya da gelecekte bir yerlerde.
Bundandır mutsuzluğumuz, umutsuzluğumuz
Zamanın dışındayız, anın çok uzağında…
O yüzdendir mutlulukla denk gelemeyişimiz.
Toplumumuzda bazı kavramlar çok karıştırılıyor çok. Mesela çalışıp başarılı olan herkes zeki zannediliyor. Kibirli olanın özgüvenli olduğunu söylemesi gibi.