Veya o güz yapraklarının
Dönüşüne sevinmeden,
Anısıyla bu acı kaybın,
Orman yine yeşerirken;
Veya canlanan doğayla mı
Kıyaslıyoruz , solmasını
Yıllarımızın , ki ancak
Bir daha hiç doğmayacak?
Belki düşünürken geliyor
Bize eski bir sonbahar
Görüp şiirsel rüyalar
Ve yürek bir tuhaf oluyor
Uzak bir ülke düşüyle,
Ay'la , mucize geceye
Geri bakıyorum . Gölgeler ,
Tenhada gün geçirdiğim,
Dalgın gönlümdeki düşler,
Tutkularım, tembelliğim.
Ya sen ey genç ilham perisi,
Dağılsın düşlerimin sisi,
Dön ver kalbinin uykusuna,
Sık sık uçarak gel bana;
Şair ruhun donmasına ve
Kalbin karşılaşmasına,
Ardından taşlaşmasına ,
Işığın kendinden geçmesine
Karşı çık da görsün ne var
Bu batakta aziz dostlar
KALP SUSTU SONSUZA KADAR
Tuhaf ve hareketsiz kalmıştı,
Sanki baygın yatıyordu.
Bir kurşun göğsünü delmişti;
Yaradan kan tütüyordu.
Bundan kisa bir süre önce
Coşku ve kin vardı kalbinde,
Ümit ve sevdaydı çarpan,
Canlıydı, kaynıyordu kan.
Şimdi terkedilmiş bir evde,
Sessizlik ve karanlık var;
Kalp sustu sonsuza kadar.
Pancur kapandı, tebeşirle
Çizildi. Yok sahibesi
Bir iz var mı , nerde sesi?
Alaycı bir tarafı vardı ,
Pay alırdı her aptaldan,
Akıllıyı da kandırırdı,
Çaktırarak, çaktırmadan
Kendisiyle dalga geçerdi,
Bundan da bir ders çıkar derdi,
Bazen sağlığı tutardı,
Çürük tahtaya basardı.
Bilirdi matrak tartışmayı,
Sivri cevaplar vermeyi,
Bazan da suskun durmayı,
Kavga etmeyi, atışmayı,
Gençleri dövüştürmeyi
Düelloya koşturmayı
...
Size yazıyorum ne denir?
ne söyleyebilirim ki?
biliyorum elinizdedir
cezalandirmaniz beni.
Bu benim mutsuz kaderimdir
bir damla acı ile siz
Elbet beni terketmezsiniz
Susmayı tercih ettim önce;
inanin rezil yaşamımdan
uzak kalırdınız her an,
bir ümide kapılsam bile
Haftada bir sözgelimi
Köyde görebilseydim sizi,
Yalnız sizi işiterek
Bir sözcük söyleyerek ve
Düşünmek, hep düşünmek işte
Yeniden görünceye dek
Ama ürkeğin tekisiniz;
Sıkılırsınız köylük yerden
Bizler...gösterişi sevmeyiz
Hoşnutuz yalın halinizden
" Portakal mı seversin mandalina mı?" diye sordu.
Cevap vermeye çalıştım, ama sesim çıkmadı. O güne kadar kimse bana portakal mı mandalina mı sevdiğimi sormamıştı.
Göz alışkanlığı nesneleri zihnimize tanıdık yapar ; zihnimiz sürekli gördüğü şeylere artık şaşırmaz olur ve nedenleri aramayı bırakır . Bizi nedenleri aramaya iten nesnelerin büyüklüğünden ziyade yeniliğidir.
...Doğrusu biz ateşi istemek için komşusunun evine giden ama orada güzelce yanan büyük bir ateş bulunca , ısınmak için orada kalıp kendi evine ateş götürmeye geldiğini unutan kişiye benziyoruz.