İnsan eskiden hak uğruna kan döker, bunun için önüne geleni gönül rahatlığıyla temizlerdi; zamanımızdaysa, kan dökmeyi iğrenç saydığımız halde bu iğrençlikten kendimizi alamıyoruz, hem de eskisinden daha çok
Endülüsteki çözülüş ve çürüyüş, İslam uygarlığının gerçek sonuydu. Nitekim bu dönemden sonra Osmanlı 'altın çağı'nı idrak ederken, Batı arayış devrimi bitirmiş, yeniden dirilişin temellerini atmış bulunmaktaydı.
Aşkı olamayan yenilikçi veya tutucu zevatın ilim ve tefekkür seviyeleri hangi dorukta bulunursa bulunsun, fikir ve önerilerini nefsani dürtülerinin etkisiyle ortaya atıp atmadıkları konusunda insanlar üzerinde güvence oluşturamazlar.
Vahiy yoksa masumiyet de yoktur. Yalnızca vahiy, insanı hatalardan arındırır veya döndürür. Bu yüzden perygamberlerden başkası, her zaman kalıcı hata yapabilir