Yalan söylemeyen yalnızca ölümdür. Ölümün yanında tüm vehimler yok olmaya mahkûmdur. Biz ölümün çocuklarıyız ve bizi hayatın tuzaklarından kurtaran da ancak ölümdür.
Yoksullukla ve miskinlikle dolu olan bu alçak dünyada ilk defa, hayatımı bir güneş ışığının aydınlattığını sandım ama ne yazık ki bu güneş ışığı değildi; belki yalnızca geçici bir ışıltı, kayan bir yıldızdı da bana bir kadın, bir melek suretinde göründü. Onun aydınlığında bir an, yalnızca bir saniye hayatımın tüm bedbahtlıklarını gördüm: onun azametini, şaşaasını fark ettim. Sonra bu ışıltı, kaybolması gerektiğinden, karanlığın girdabında kayboldu, yitip gitti. Hayır, bu geçici ışıltıyı kendime saklayamadim.
....Türk erkeklerin çoğu gibi ben de, delice aşık olduğum kadının aklından neler geçirdiğini, onun hayallerinin ne olduğunu anlamak yerine, onun hakkında hayaller kuruyordum yalnızca.
Mutluluk, benim için artık doğuştan Allah'ın bana bağışladığı bir şey olmaktan çıkmış; talihli, akıllı ve dikkatli insanların çalışarak elde edip koruyabildikleri bir nimete dönüşmüştü.