Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yeşim

Sabitlenmiş gönderi
Yalnızlık insanın başına gelebilecek en kötü şey mi yoksa en iyi şey mi? Bu sorunun yanıtı, yanında olanın kim olduğuna bağlı.
Reklam
Sonra hep mutsuz, hep karanlık, hep yalnız oldum ben Fezai abi. Kimseyi gerçekten sevmedim, kimseden gerçekten nefret etmedim, yaptığım hiçbir şeyin gerçekten bir anlam taşıdığına inanmadım. Ve Tanrı'yla da bir daha hiç konuşmadım. Böylece zaman içinde birbirimizi unuttuk.
“Aşk hiç yaşanmakta olan bir şey değildir," diye açıkladı Amcabey. "Ancak bir hatıra olabilir. Aşk acısı zannettiğin şey, aşkın kendisidir.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“- Aşka inanıyor musunuz? + Tanrı’ya inandığım kadar. - Öyleyse Tanrı’ya da inanmıyorsunuz. + Bilakis, dedi Tesla. Tanrıya her şeyden çok inanıyorum. Sadece varolup olmamasını pek önemsemiyorum. - Anlıyorum. + Anlamıyorsunuz.”
Anladığım kadarıyla, bu uzaylıların bizimkinden çok daha gelişmiş bir teknolojisi var. Yani böyle diledikleri gibi dünyaya gelip gidebildiklerine göre...
Reklam
İnsanlar beni sadece kimi arayacaklarını bilemediğinde ararlar.
Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar... Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim demek için... Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni.
Beni anlamıyordu. Anlaşılacak şeyler söylemiyordum zaten. Kendi içimde kaybolup gitmiştim.
Ne kadar dibe batarsan, o kadar yükseğe çıkmaya hak kazanırsın.
Gerçek güzelliği kavramak için görünenin ötesine bakmalısınız.
Reklam
Tüm mutlu evlilikler birbirinin aynısıdır, mutsuz olanların her birinin mutsuzluğu ise kendine özgüdür.
Diyelim gözünü kırpmadan birilerinin canına kıyanlar tuhaf bir biçimde yüceltilir ya da en hafif anlamıyla makul görülürken, bu sefil hayata ve kendine katlanamayarak çekip gitmeyi tercih edenler hor görülüyordu. Dünyanın ikiyüzlülüğüne bir lanet okuyup patatesli böreğimden bir parça yemek dışında yapabileceğim bir şey yoktu.
Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, —demeğe de dilim varmıyor ama— kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
"— Paydos..."— diyecek bize bir gün tabiat anamız,— "gülmek, ağlamak bitti çocuğum..." Ve tekrar uçsuz bucaksız başlayacak : görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat...
—Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim… —Hayır, kendi asrım beni korkutmuyor ben kaçak değilim. Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Çiçekli badem ağaçlarını unut. Değmez, bu bahiste geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
5,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.