Rivayet edilir ki; dil’ce hitabeti eksik kişiler, yürek’ce bir lisan bulmuşlar zorunluluktan… Dil ucuna asılı kalan her bir kelamı, k/ağıtlara silmişler; kaleme batırıp tek tek toplamışlar ağızdan… Kâğıtta kalan izlere ‘’şiir’’, suskun harfleri ayıklayan kalem’e de ‘’Şair’’ demişler… Göze, kulağa, yüreğe hoş gelen bir rivayet bu… Gelin görün ki; ortalıkta ‘‘Hatip’’ geçinen, boşluğa kustukları onlarca sığ sözcüğü, iki satırda dahi baki kılamayan kimi haris kişiler; farklı bir tanımlama getirmişler bu duruma… Onlara göre, yazmak yüreksizliğin kendini ifade etme biçimiymiş...
Rima'ya Mektup
// Yusef Masadow //