Büşra

Büşra
@Yutilla8
15 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Can Yücel
Başka türlü bir şey benim istediğim: Ne ağaca benzer, ne de buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, denizi ayrı deniz, havası ayrı hava
Reklam
Can Yücel
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Rıfat Ilgaz
Kaldır başını kan uykulardan Böyle yürek böyle atardamar Atmaz olsun Ses ol ışık ol yumruk ol Karayeller başına indirmeden çatını Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm Alıp götürmeden büyük denizlere Çabuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış Tel örgüler çevirmiş yöreni Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kozada yaşıyoruz nice zaman. Tekrarlardan örülü bir sarmalda. Pamuk ipliği, iğne oyası günlerimiz. Sabahlar birbirine benziyor, geceleri yataklarımıza çekildiğimiz o yorgun, mekanik anlar da. Kendi küçük hayatlarımıza, telaşlarımıza, uğraşlarımıza kapılarak gidiyoruz. Aynı insanlar, tanıdık mekanlar, benzer konular.. Dünyanın hallerine de ilgisiz değiliz hani. Konu açıldı mı söyleyecek çok lafımız var. Okuyor, takip ediyor, konuşuyor, tartışıyoruz kendi aramızda ama mesele biraz da bu ya: hep ama hep kendi aramızda..
Şiirin kuşatıcılığını ömrümün her anında yaşıyorum. Yaşadığım gibi de yazıyorum. Şiir gibi..
Reklam
Her yazarın değişiktir yazma biçimi. Balzac, yazı yazarken içtiği kahve ile bilinir, yaşamı boyunca 50 bin fincan kahve içtiği tahmin edilmektedir. Schiller, masasında çürük elma bulundurmaktan hoşlanırmış. Bu elmayı aralıklarla koklamanın, onu çok daha farklı bir bağlama götürdüğünü, örneğin bir ormanda, yapraklar arasındaymış gibi hissettirdiğini düşünürmüş. Bazen banyoda su içinde yazmak gibi garip bir alışkanlığa da sahipmiş. Bernard Shaw, evinin bahçesine yaptırdığı bir kulübede yazmış tüm eserlerini. Alexandre Dumas, yeni elbiseler giyip bir de yakasına çiçek taktıktan sonra başlarmış yazmaya. Romanını bitirmeden evden çıkmamak için ayakkabılarını ve çalışma odasının anahtarını hizmetçisine verirmiş.
Kırşehir, Kayseri, Nevşehir gibi kentlerimizin uçsuz bucaksız bozkırları.. İnsanı nerelere götürmüyor ki.. Bazen düşünüyorum da kim bilir kaç nesil geldi geçti bu topraklarda, neler yapıldı bu yörelerde, kimler vardı bu taş toprak üzerinde..
Gün geçtikçe boğuluyoruz hayat içinde. Bundan dolayıdır ki tam vaktinde yapılacak bir hareketi daha önce ya da daha sonra yapmak boğuyor hepimizi.
Eleanor Roosevelt
No one can make you feel inferior without your consent.
Yorgunluğunuzu gidermek için okuyunuz, derler, yalandır. Dertlerinizi avutmak için okuyunuz, derler yalandır. Vakit geçirmek için okuyunuz derler, yalandır. Bir sanat yapıtı yorgunluk gidermek için dert avutmak için, vakit geçirmek için okunmaz. Bir sanat yapıtı okunmak için okunur.
Reklam
Okul hayatımızda hayat bilgisi dersi gördüğümüz halde hayat okulunda ezberimiz neden karışıyor ¿
Paralandı gurbet elde bu yürek
Yunus Emre
Her gün yeniden doğan şairler olmasaydı insanlık; öğrenilmiş, ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu içinde sıkışıp kalacaktı.
Özdemir Asaf
Durduğum nokta yerinde durmuyor.
Nathaniel Hawthorne
Sözlükte bir başlarına o kadar masum ve güçsüz olan sözcükler, onları nasıl harmanlayacağını bilen birinin elinde o kadar iyi ya da kötü olabilir.
Resim