Ölümü pek düşünmeyiz. Düşündüğümüzde “tamamen imkansız bir şeymiş gibi kafamızdan çıkarıp atarız”.
Ölüm diğerleri için kesindir, bizim içinse belirsiz, ölmeyebiliriz. Öleceğimizi biliriz ama öleceğimize inanmayız.
Ölümden korkarız çünkü yaşadığımız hayatın doğruluğundan şüphe ederiz. “İvan İlyiç anladı ki, hayatı aslında olması gerektiği gibi geçmemişti ve istenseydi; bu hayat düzeltilmiş olabilirdi.” Bu yüzden İlyiç’in zihinsel acıları fiziksel acılarından fazlaydı, yanlış bir hayattı onun yaşadığı.*
Ölümden korku, sahte medeniyetin eseridir. Ahlaki bozulma, evrensel egoizm, ruhsal parçalanma, ve ızdırap verici yalnızlık getiren medeniyet. Medeni insan ölümle karşılaştığında yüzeysel yaşamını fark ediyor. Ayrıca, metindeki tek iyi karakter, -İlyiç’e samimi bir şekilde yardım eden - Gerasim ise “medeniyetten” nasibini almamış bir köylüydü.*
*(“The Theme of Love and Death in Tolstoy’s The Death of Ivan Ilyich”, T Pachmuss)
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202244,3bin okunma
Bütün sözlerin sahibiydi
Varlığından onur sunarak dünyaya
Her harfi bir mucize
Soluksuz konuşuyordu!
Kalbimi uzaklara tutarak
Usulca kalktım
Ağzım dilim hece külleri
Kediler, garajlar, akşam saatleri
Gidip biraz daha yalnızlık çalıştım...