ZehirZemberek

“İnsan o kadar çok acı çeker ki; yalnızca o, gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır..” —Nietzsche
Reklam
Sevdimse başı örtülü sevdim, fesli sevmedim
20. yüzyılın başında Dr. Mazhar Osman tarafından yazılmış bir psikiyatri kitabında kadın eşcinsellerden ayrıntılı olarak bahsedilmiştir. Erkek nüfusunun azalmasıyla ve kadın ile erkeğin görüşme olanaklarının kısıtlanması yüzünden Anadolu ve İstanbul’da lezbiyenler artmıştır. Bu kadınlar, ilişkileri ortaya çıkınca eylemlerinin arkasında dururlar, “Sevdimse başı örtülü sevdim, fesli sevmedim” diyerek lezbiyenliğin erkekle yapılan zinaya göre daha kabul edilebilir bir durum olduğunu vurgularlardı.
Bir varmış bir yokmuş
Her masal kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir ve vermek istediği mesaj birden fazladır. Ama her masal “bir varmış bir yokmuş” cümlesiyle başlar. Biz bilinçli olarak fark etmesek de varlığın yokluk ile iç içe geçtiğini anlatan basit bir önermedir ve çocuk bunu doğal bir biçimde kabullenir. Varlığın yoklukla bütünleşmesi büyükler için travmatik özellik taşır, çocuklar için değil.

Reader Follow Recommendations

See All
mizahın olmadığı bir yerde yaşamak zor, ama her şeyin mizah olduğu yerde yaşamak daha da zordu. —Brecht
Gülmek vs. Gülümsemek
Gülümsemek, “ahenk” demek, “huzur” demek, “uymak” ve “uzlaşmak” demek. Ancak keyfiniz yerinde, yaşantınız tıkırındaysa gülümsersiniz. Da Vinci’nin Mona Lisa’ya verdiği gülüşü, aslında bir gülümsemedir. Gülmek ise cehennem kaçkını bir sözcük. Dante’nin cehenneminde bile çığlıklardan çok kahkahalar duyulur. Gülmek ahenk değil kaos, huzur değil şüphe, uymak ve uzlaşmak değil; itiraz etmek, aykırı olmak, alay etmek demek. Hiç çekinmeden söyleyelim: “Gülmek, gülümsemenin zıt anlamlısı.”
Reklam
Hikayelerin hatta kitapların da reenkarne olduğuna inanıyorum. Her yazar iki kişi için yazmaktadır aslında. Fark etmez bunu am derin bir bilinçdışı dürtüyle hem çağındaki duyarlı bir okura hem de yüzyıllar sonrasında yaşayacak olan, kılı kırk yararak onu okuyup değerlendirecek olan bir edebiyat tarihçisine vasiyet bırakır yazdıklarını.
Gülmek aslında şeytanların keşfidir, melekler ise şeytanların bu gülüşünü taklit ederler. --Milan Kundera
Mutlu evliliklerin pek az olduğunu hepimiz biliriz. Bunun nedenini, evliliğin temel amacının şimdiki kuşağın mutluluğu değil, gelecek kuşağın mutluluğu olmasında aramak gerekir. -- Schopenhauer
Defalarca okunması gereken bir yazı
Sayılara, “hesaplamaya ve yararlılık ölçütüne uymayan her şeyin” sözgelimi anlamın, varoluşun, ihtimamın, sorumluluğun dışlandığı Aydınlanma felsefesinin ‘tamamlanması’, yıkımı da beraberinde getirmiştir. Hiper-endüstriyel kapitalizmin bireyi ve toplumu yalnızca tüketim birimi olarak gören, istatistiksel olarak incelenebilir hale getiren
Komando Virüs
Bir bakteriye giren virüs, bakteriyi öldürmekle bakterinin içinde yaşamak arasında bir tercih yapmalıdır. Bakteriyi öldürme süreci virüsün çoğalmasıyla başlar. Bakteri öldüğünde oratada kalan çok sayıda virüs yaşamaya devam etmek için kendilerine yeni konakçılar bulmak zorundadır. Dolayısıyla içinde yaşadığı bakteriyi öldürmek virüs için riskli bir karardır. Bakteriler çeşitli kimyasal maddeler aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurabilir. Birlikte hareket etmeye başlamadan önce yeterli sayıya ulaşmayı beklerler. Araştırmacıların keşfettiği VP882 virüsünün en önemli özelliği, bakteriler arasındaki iletişimi “dinleyerek” konakçısını öldürmek için en uygun zamanı belirleyebilmesi. Virüs, etrafta yeterli sayıda bakteri olduğu bilgisini “duyduktan” sonra içinde yaşadığı konakçıyı öldürmeye başlıyor. Böylece bakteri öldükten sonra ortada kalan virüsler kendilerine yeni konakçılar bulmakta zorlanmıyor. Araştırmacılar, VP882 virüslerini “yanlış bilgilendirerek” istedikleri zaman içinde yaşadıkları bakteriyi öldürmelerini sağlamayı başarmışlar.
Reklam
Kendini boşuna harcamış olur insan, Dilediğine erer de sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
Acı üstüne acı, kan üstüne kan, Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan
Paris metrosu
Paris metrosu 1900’de açıldığında ilk tren sadece tek bir yolcu taşımıştı. Ne kutlama şenlikleri, konuşmaları yapıldı, bandolar çalındı ne de havai fişekler patlatıldı. Şehrin belediye meclisi üyelerinden biri bu projenin tam bir fiyasko olduğunu düşündü. Bu treni kimin kullanacağını merak ediyordu. Korkusu birkaç yıl içinde milyonlarca yolcu tarafından giderildi.
İçme Suyu Kaynaklarının Tahribatı
İstanbul’un su kaynakları sınırlıdır. İçme ve kullanma suyunun temin edilmesinin tek yolu, içme suyu havzalarından toplanan yağmur sularının inşa edilen barajlarda toplanmasıdır. İstanbul’un su gereksinimi karşılayan içme suyu havzaları, kentin ormanlık kuzeybatı ve kuzeydoğu bölgelerinde yer almaktadır. Ancak İstanbul’da nüfus o denli kalabalıktır ki, kent kendisine yeterli olamamaktadır. Bu nedenle tüm Trakya havzaları ile Melen Çayı’na değin tüm havzalar İstanbul’a su temin etmek için kullanılmaktadır.
452 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.