"Ayaklarımızın altında bir zemin yok artık. Bir çatımız da. Gelecek yok. Geçmişin izleriyse çoktan silinmeye başladı.
Aşk, bize bu sonsuz boşlukta ev olacak tek şey."
Şimdi tek ihtiyacım olan şey bir taksinin müstahkem mevkii. Beni bilinmezliğin içinden gelip kurtaracak ve evime, kendi yatağıma götürecek bir taksinin görmüş geçirmiş sırdaş arka koltuğu.
Artık yeni insanları sevmekte güçlük çektiğin yaşlara geldiğinde daha az müşkülpesent ve muhtemelen daha cesur olduğun yaşlarında bir yolunu bulup çok sevmeyi başardığın birini havaalanına bıraktıktan sonra, o dev ayrılık makinesinin kapısından çıkıp birkaç saat önce birlikte geçtiğiniz yollardan, bu defa tek başına elin kolun bomboş dönerken kuru ekmek gibi ufalanıyordu için. Evet, bir insanın sahih varlığı eksiliyordu dünyandan. Bu büyük bir şeydi.